Hayat gündemden fazla bir şeydir

Türkiye, gündemi yoğun olan bir ülke. Mesela neredeyse sadece bir hafta içinde karikatür krizinden orman yangınlarına, 12 askerimizin şehit olmasından Yapay zekâ Grok'a başlatılan soruşturmaya kadar pek çok olay yaşadık. Dikkat ettiyseniz yazdıklarım arasına siyasette olanları katmadım bile, zaten siyasetteki olaylar günlük değil neredeyse anlık değişiyor. Kronikleşmiş gündemleri de katmadım. Hayat pahalılığı, trafik gibi kronik gündemlerimiz de var. Kısaca gündem gerçekten çok yoğun.

Bir de şöyle bir şey var:

İnsanımızın özellikle şehirde yaşayanlarının büyük bir kısmı, bilgisayar ve cep telefonları hakimiyeti ele geçirmeden önce salonların baş köşelerinde duran televizyonlardan yoğun gündemleri takip ederek yetişti. Sonra internetin yaygınlaşmasıyla telefonlar, gündemleri cebimize kadar getirdi. Son dakika mesajlarına hepimiz aşinayız.

Bu, kötü bir şey değil tabii ki! Gündemden haberdar olmanın neresi kötü olsun! Ancak bir noktayı gözden kaçıranlar için iyi bir şey olduğunu söylemek de mümkün değil. Bu nokta şu: Hayat, gündemden fazla bir şeydir. Bunu unutanlar için sürekli gündemi takip etmek iyi bir şey değil. Ne demek istiyorum biraz açayım:

Mesela hayat, sabah uyanır uyanmaz elini cep telefonuna götürmek değildir.

Yüzüne su bile vurmadan nerede, ne olmuş merak etmek değildir.

Ajans dinlemek güzeldir ama kahvaltı hazırlanırken son ses ajans dinlemekten fazla bir şeydir hayat.

Masa başında mesela yumurta yememek için mız mızlanan çocuğunuzu anlayışla yumurta yemeye ikna etmeye çalışmak da var "Sus, televizyonun sesini duymuyorum!" diye azarlamak da.

Hangisi hayata dair, siz karar verin.

veya "Bu çok istisna bir örnek." diyebilirsiniz. İtiraz etmeyeyim, istisna olsun. Bir de sabah kalkar kalkmaz hangi gündemleri yoğun olarak takip ediyorsa o tarz gündemlerin adeta denizinde yüzmeye başlayanlar var: Takip ettikleri gündemler ekonomi ile ilgiliyse ekonomi, siyasetle ilgiliyse siyaset, magazinle ilgiliyse magazin… Arka arkaya o konularla ilgili başlıkları tıklıyorlar, özellikle sosyal medya yorumlarında veriyor, veriştiriyorlar. Sonra bir sevdikleri mesela "İyi günler, nasılsın" diyor onlara. Başlıyorlar mı sabahtan beri içinde yüzdükleri gündem denizinden anlatmaya! Hiç durmamacasına şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş deyip duruyorlar. Sevdikleri "Sıkma canını, biraz boş ver!" dese de nafile, anlatıyorlar da anlatıyorlar. Yorulmuyorlar da! Anlatmaya devam ediyorlar. Sonra ne mi oluyor. İnsanlar onlara "Nasılsın" diye sormaya korkmaya başlıyor çünkü biliyorlar ki sorarlarsa sanki bir kamyon dolusu karamsarlık üstlerine boca edilecek! İşin tuhafı, anlattıkları şeyler gerçekten gündemde olan şeyler ama hayatın içindeki insana ağır geliyor. Aslında belki anlatana da ağır geliyor da farkında değil çünkü çevresindeki insanların onunla konuşmamayı tercih etmesini anlamlandıramıyor.