Gelişme her zaman ıslahla sonuçlanmaz

Modern çağın getirdiği bir şey var. Şey dedim çünkü adını koyamıyorum. Bu, bir yazar için tuhaf bir durum ben de farkındayım ama şey yerine hangi kelimeyi yazdıysam bir türlü yakıştıramadım. Anlatmak istediğim şu: Modern çağ, insanı adeta sürekli arkadan itiyor. Bir şey yapıyorsun, yetmiyor. İnsanı daha iyisini, daha iyisini, daha da iyisini yapmaya zorluyor. Üstelik "daha iyisini yap" derken, daha iyi imkânlar verip de istemiyor. Aksine imkânları kısıp daha az imkânla daha iyisini istiyor. İşte, adını koyamadığım ve "şey" dediğim bu. Hırs demeyi düşündüm önce ama hırs bile anlatmak istediğimin yanında masum kaldı. Hırs, sözlüklerde "Bir şeyi elde etmek için duyulan, önüne geçilmez derecede kuvvetli istek, aşırı tutku" diye tanımlanıyor. Benim bahsettiğimde daha çok bileşen var. Hırs, kişiye atfedilir mesela, hırslı kişi ya da kişilerden söz edilebilir. Benim anlatmak istediğim kişi ya da kişilerle ilgili değil. Modern çağda oluşmuş ve insanlığın üzerine sinmiş bir zihniyet sanki. Sanki insanlığın büyük bir kısmını önüne katmış da sürüklüyor. Tabi bu zihniyetin oluşmasında hırslı insanların büyük payı olduğu yadsınamaz çünkü başta belki birkaç hırslı insan daha az imkân karşılığında daha çok verim istiyordu. Sonra sayıları yüz oldu, bin oldu, yüz binler, milyonlar oldu, belki böyle oluştu bahsettiğim zihniyet bilemeyeceğim fakat oluştu ve günümüzde pek çok kişinin üstüne çullanmış durumda. Biraz soyut oldu anlattıklarım farkındayım. Ne demek istediğimi bir örnekle açıklamaya çalışayım:

Mesela neredeyse herkes, sağlıklı gıdaya ulaşmakta zorluk çektiğini söylüyor. Organik ürünler çok pahalı çünkü, yalan değil, gerçekten de pahalı organik ürünler. Mesela birileri elini taşın altına koyuyor, organik gıda üretiyor. Tüketicilerin büyük bir kısmı, organik ürün satın almak istiyor ama üretimin gerektirdiği fiyatları ödemek istemiyor. Üreticiye baskı başlıyor. Üretici adeta daha az kârla satmaya zorlanıyor çünkü piyasa dediğimiz ortamda gereken fiyatı bulamıyor ürünü. Hadi diyelim üretici kârından biraz fedakarlık etti, tüketiciye yetmiyor, tekrar daha az maliyetle satın almak için uğraşıyor. Bu durumda üretici, bir yerden taviz vermek zorunda kalır mı kalmaz mı diye hiç düşünülmüyor. Üstelik bunu bir üreticiye sadece bir iki müşteri yapmıyor, birbirinden habersiz pek çok müşteri aynı baskıyı bilerek bilmeyerek oluşturuyor. Başta "hırstan farklı bir şey bu" dememin sebebi bu. Birbirinden bağımsız tüketiciler benzer zihniyetle hareket edip benzer davranıyorlar ve üretici sürekli daha az maliyetle daha çok ürün yönünde kendini geliştirmek zorunda hissediyor. Bu kendini geliştirme süreci de çoğunlukla ürün kalitesine yansıyor, daha açık söyleyeyim, ürün kalitesi düşüyor. Tüketici sadakati ise istediğini aldığı sürece vardır ve istediğini alamadığını düşünen tüketici "Başta çok iyiydi bu firmanın ürünleri ama bozdu." diyerek alışverişi bırakır. Kendisine belki de benzer bir süreci tekrar yaşa/t/mak için başka bir organik gıda üreticisi arar.

Bütün bunlar başlangıcında hırs söz konusu olan toplumsal bir zihniyetle piyasada oluşuyor. Bu yüzden hırstan daha fazla bir şey bu. Bu örnek üzerinden anlattığım süreçte benim dikkatimi çeken nokta ise ortada büyük bir geliş/tir/me çabası olması fakat bu çabanın sonucu ıslaha yani daha iyiye varmıyor. Hatta ifsada yani bozulmaya varıyor bile diyebilirm. İfsad, sözlükte "bozulma" diye karşılanan bir terim. Bir şey için "bozulmuş" deyince, o şeyin bir daha geri dönmeyecek şekilde niteliğini yitirmiş olmasını anlatıyoruz. Bu yüzden bozulma, öyle kolay kolay olan bir şey değil, bir süreç gerektiriyor. Bir şey bozulma sürecine girdiğinde fark edilir ve gereken tedbirler alınırsa sürecin geri çevrilebildiği durumlar oluyor. Buna en güzel örnek sağlık. Sağlık bozulma sürecine girdiğinde fark edilir ve gereken yapılırsa süreç tersine işletilebiliyor ve iyileşme sağlanabiliyor. Bu örnek, yaradılış kanunlarının tümüne ışık tutma niteliğine sahip. İster psikolojik, ister sosyal, ister ekonomik olsun bozulma sürecine giren herhangi bir şey için gereken tedbirleri almak ve süreci tersine çevirmek mümkün. Ancak bozulma mekanizmasını tanımaz, sinyallerini görmez veya görmezden gelirseniz süreci durduramazsınız. Dediğim gibi, bu durum hangi sahada olursa olsun fark etmez, yaradılış kanunudur, hilafına olan her şeyi ezer geçer.