Almanya'da en çok satan gazetelerden Bild, 27 Eylül 2025 tarihli sayısında dikkat çekici bir habere yer verdi. Habere göre, ABD'nin Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da yaptığı konuşmada önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı övgülere boğdu. Ardından parmağını ona çevirerek şu sözleri söyledi:
"Kimse seçimleri manipüle etme konusunda onun kadar iyi tanımaz."
Salonda kahkahalar yükseldi. Erdoğan ise tepki veremedi; çünkü İngilizce bilmediği için sözün anlamını ancak tercümandan öğrenebildi.
Peki asıl soru şu: Neden biz sürekli böylesi haberlerin konusu oluyoruz
Neden bir Amerikan Başkanı, dünya kamuoyunun önünde böyle bir cümle kurma cesaretini kendinde bulabiliyor
Ve en önemlisi, neden bu sözlere karşılık verilmiyor
Trump'ın lafı belki bir şaka gibi görülebilir ama unutmayalım, diplomasi dünyasında hiçbir kelime rastgele söylenmez. Hele ki bir ülkenin Cumhurbaşkanını hedef alıyorsa…
Asıl düşündürücü olan ise şu: Erdoğan o an İngilizce bilmediği için tepki verememiş olabilir. Ama peki ya sonra Tercümeden öğrenildiğinde neden tek kelime edilmedi, neden tek bir itiraz dahi yükselmedi Bu sessizlik sadece şahsi bir tercih değil, aynı zamanda devletin onurunu ilgilendiren bir konunun görmezden gelinmesidir. Suskun kalmak, karşı tarafın ithamını kabullenmek değil midir
Bugün dış ülkelerin basınına bakıyoruz: Türkiye, "seçim hilesi" esprileriyle gündeme geliyor. Bu, ülkemizin imajı açısından utanç verici bir durumdur.
Ve burada sadece Cumhurbaşkanı'nın değil, diplomatik temsilcilerin de sorumluluğu var. Büyükelçilerimiz bu haberler karşısında neden sessiz kalıyor Neden tek bir tekzip, tek bir itiraz bile göremiyoruz
Trump gülüp geçti. Ama biz gülemiyoruz. Çünkü mesele artık bir espri değil; devletin onuru, milletin itibarıdır.