Sayın Hakan, Gazze'de yıkım sürerken buna başarı demek hangi vicdana sığar

Ahmet Hakan son yazısında, "Bu hükümeti birçok yerden vurabilirsiniz ama Gazze üzerinden vuramazsınız. Çünkü dünya âlem bilir ki Netanyahu'nun en çok çekindiği ülke Türkiye'dir, HAMAS'ın razı olduğu ülke Türkiye'dir" diyor ve hükümetin Gazze politikalarını eleştirmenin "boş, nafile, başarısızlığa mahkûm" bir girişim olduğunu savunuyor.

Oysa Trump'ın GREAT Plan'ı da, Ankara'nın Gazze'yi "başarı hikâyesi" diye pazarlaması da gerçeğe hiçbir fayda sağlamıyor.
Gazze'de başarı değil, büyük bir aldatmaca var.

Ama gelin, belgelerle konuşalım.

İsrail'in Önünü Açan Kararlar

2016'da Sözcü gazetesi şu manşeti atmıştı:

"İsrail için attı tuttu, şimdi hepsini yuttu."

Çünkü Türkiye, yıllarca karşı çıktığı halde, sonrasında İsrail'in temsilcilik açmasına sessizce izin verdi.

Yine aynı günlerde Vahdet gazetesi, "İsrail karar merkezinde" ifadesiyle bu gelişmeyi duyurdu.

Türkiye, İsrail'in OECD üyeliğinde de veto hakkını kullanmadı; Gazze'de çocuklar can verirken İsrail'in uluslararası arenada önü açıldı.

"İsrail ile ticaret yok" denilerek yıllarca halk yanıltıldı, bunu dile getirenlere iftira atıldı. Ancak bugün görüyoruz ki ticaret sürmüş. Nitekim Gazze'nin harabeye dönmesinden sonra Türkiye, İsrail ile tüm ticari ilişkileri kesme ve İsrail'e giden gemi ile uçakların limanlar ile hava sahasından geçişini yasaklama kararı aldı. Sayın Hakan, Gazze yerle bir edilirken buna başarı demek hangi vicdanla açıklanabilir

Kürecik gerçeği: İsrail'i koruyan tadar

Bugün hâlâ Malatya Kürecik'te kurulu radar üssü, doğrudan İsrail'in güvenliği için çalışıyor. Gazze bombalanırken, o radar sistemleri İsrail'in hava savunmasına katkı sağlıyor.

Gazze için "doğru adımlar atıldı" diyenler, önce şu soruya cevap vermek zorunda: İsrail'i koruyan Kürecik üssü neden hâlâ açık

Şimdiki Meclis Başkanı, HAS Parti Genel Başkanı olduğu dönemde şu gerçeği dile getirmişti:

"İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı."

2011'de Numan Kurtulmuş, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı şu sözlerle eleştiriyordu:

"Otel lobisinde 'one minute' demek marifet değil. BM'de, OECD salonlarında 'one minute' demek marifettir. Tayyip Erdoğan lisanen başka söylüyor, başka yapıyor. Çok ağır olacak ama şunu söyleyeyim: Sayın Başbakan'ın kalbi Ali diyor, dili Muaviye söylüyor."

Bu söz, bugün hâlâ geçerlidir. Çünkü hükümet Gazze meydanlarında farklı konuşmuş, uluslararası salonlarda farklı davranmıştır.

Gerçek doğru sdımlar ne olmalıydı

• Gazze için doğru adım, İsrail'in önünü açmak değil, engel olmaktı.
• Gazze için doğru adım, OECD'de sessiz kalmak değil, veto hakkını kullanmaktı.
• Gazze için doğru adım, BM'de İsrail'in nükleer kapasitesine dair oylamada çekimser kalmak değil, açıkça tavır koymaktı.
• Ve en önemlisi: Gazze için doğru adım, İsrail'i koruyan Kürecik Radar Üssü'nü kapatmaktı.