Karadeniz'in incisi Sinop'ta balıkçılar, 1 Eylül'de sona erecek av yasağının kalkmasıyla 'vira bismillah' demeye hazırlanıyor. Dün bu konuyu geniş şekilde kaleme almıştım. Ancak bugün, bir gurbetçi olarak satırlarıma başka bir derdi, yüreğimde yıllardır kanayan bir yarayı taşımak istiyorum.

Yıllardır yurtdışında çalışıyor, alın terimle kazandığım emeği hem aileme hem ülkeme taşımaya gayret ediyorum. Memleketimizin sorunlarını görmezden gelmemiz mümkün değil.

Her izin döneminde Sinop'un Türkeli ilçesine gelirken aynı kabusu yaşıyoruz: Türkeli–Ayancık–Sinop karayolu! 90 kilometrelik bu yol, halk arasında boşuna "ölüm yolu" diye anılmıyor. Çünkü tam 256 virajlı, dar, bakımsız ve kazalara davetiye çıkaran bir güzergâh.

Bu yoldan kimler geçiyor dersiniz

• Geniş araçlar, tankerler, doğal gaz taşıyan kamyonlar
• Tırlar, otobüsler, kamyonlar, minibüsler
• Traktörler, iş makineleri, kepçeler
• Taksiler, patpatçılar, motosikletliler, bisikletliler

Geçtiğimiz yıl bu meseleye dikkat çekmek için, Sinop sevdalısı gurbetçi dostum Şirvan Ünal ile birlikte Türkeli'nden Sinop'a kadar 90 km yürüdük. Sesimizi Türkiye'nin dört bir yanında 'sağır sultanlar' duydu ama Cumhurbaşkanımıza ulaşamadı. Bu yıl yeniden basın açıklamaları yaptık, yine ses yok! Oysa geçen sene Sayın Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın sesimizi duydu, yolumuzu yerinde gördü ve meseleyi hem Ulaştırma Bakanlığı'na hem de Sinop milletvekillerine iletti; ama ne yazık ki hâlâ bir sonuç yok.

Sayın Özgür Özel'e Sesleniyorum

Sizin 31 Ağustos'ta (bugün) Sinop'ta yapılacak mitinge katılacağınızı öğrendim. İşte bu sebeple, yurtdışında yaşayan bir Sinoplu olarak size sesleniyorum:

Geliniz, Sinop'un en büyük sorunlarından biri olan bu "ölüm yolu" meselesine kulak veriniz. Sinop tarihinin en büyük mitingi dediğiniz o buluşmada, bu yolun da gündeme gelmesini sağlayınız.

Vergi rekortmeni olan Türkeli ilçemizin hakkı, "ölüm yolu" değil; güvenli, modern ve insana yakışır bir yoldur. Türkeli'nden başlayan ve Sinop merkeze uzanan ana yolun standardı, artık bu şehre ve bu millete yakışır hale getirilmelidir.

Biz yanlış bir coğrafyada mı dünyaya geldik
Yoksa devletin gözü önünde yıllardır ihmal edilen bu sorun kaderimiz mi olacak