Operasyonlar intikam aracına dönüşürse adalet kime yarar

Adli Tıp Kurumu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık'ın cezaevi koşullarında kalmasına sağlık açısından engel bulunmadığını açıkladı. Bu karar, sıradan bir "sağlık raporu" meselesi değil; adaletin vicdani terazisinde tartılması gereken bir konudur.

Çünkü ortada tartışmasız bir gerçek var: Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, geçmişte iki kez kanseri yenmiş, ağır ameliyatlar ve kemoterapi süreçleri geçirmiş bir insan. Bugün hâlâ sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. Bu durumdaki birinin, yargılama sürecinde tutuksuz yargılanması en temel insani hak olmalıdır.

Fakat görünen o ki, bu ülkenin adalet terazisi, muhatabın siyasi kimliğine göre farklı çalışıyor.

Geçmişte Aynı Durumda Ne Olmuştu

Hafızalar taze… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir dönem PKK'ya yardım ve yataklık suçlamasıyla cezaevine giren Ahmet Türk için "Yaşı ve sağlık durumu dikkate alınarak ev hapsine çıkarılmalı" çağrısı yapmıştı. Hükümet bu çağrıya olumlu yanıt verdi. Ahmet Türk, cezaevinden çıkarıldı ve ev hapsine geçti.

O gün için bu çağrı, insani bir refleks olarak kamuoyunda olumlu karşılanmıştı. Çünkü adalet, bazen cezalandırmanın ötesinde, insan hayatını koruma sorumluluğunu da üstlenmek zorundadır.

Peki Bugün Ne Değişti

Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık söz konusu olduğunda aynı insani yaklaşım neden gösterilmiyor Sağlık kriterleri o zaman geçerliydi de bugün mü geçersiz oldu Yoksa mesele, kimin hangi siyasi görüşe sahip olduğu mu

İşte tam da bu noktada, MHP Genel Başkanı'nın danışmanı Yıldıray Çiçek'in sözleri önemli:

"Operasyonlar intikam aracına dönüşüyor."

Evet, bugün Türkiye'de pek çok davada hukuk, bir hak arama mekanizmasından çok, siyasi hesaplaşmanın ve rakiplerini etkisizleştirmenin aracı hâline geliyor. İktidarın hoşuna gitmeyen her siyasi figür, ağır suçlamalar ve tutuklamalarla karşı karşıya bırakılıyor. Bu yöntem, "yargı yoluyla tasfiye" olarak bilinir ve hukuk devletinin en büyük düşmanıdır.