Gazze yanıyor, çocuklar açlıktan ölüyor, bombaların altında masumlar hayatını kaybediyor. Tam da böyle bir anda Hristiyan İspanya ve Hristiyan İtalya sahneye çıktı. Onlar sadece kınamakla yetinmediler, sadece demeç vermediler. Yardım filosunu korumak için savaş gemilerini gönderdiler.
Peki ya biz "Dünya lideri" olduğu söylenen Müslüman Türkiye ne yaptı Ne yazık ki sadece seyrediyor, sadece susuyor! Gazze yardım için giden Türk vatandaşını, sivil gönüllüyü, mazlumlara el uzatmak isteyen insanımızı korumak da devletin asli görevidir. İspanya ve İtalya kendi vatandaşlarını ve yardım filolarını korumak için donanmalarını gönderirken, "ümmetin lideri" olduğu söylenen Türkiye neden aynı kararlılığı gösteremiyor Devlet, kendi vatandaşının can güvenliğini koruyamıyorsa, ümmetin hamisi olduğuna nasıl inanılır Gazze'ye yardım götüren evladını koruyamayan Türkiye, yarın Kudüs'ü nasıl savunacak
Buradan AK Parti'ye oy vermiş kardeşlerime seslenmek istiyorum. Bu yazdıklarım bir muhalefet alışkanlığı değil; vicdanın sesidir. Yıllarca bu iktidara aynı inançla destek verdiniz, dualar ettiniz. Onu ümmetin hamisi, mazlumların umudu bildiniz. Kudüs için atılacak adımların hayalini kurdunuz. Ama bugün ortada acı bir gerçek var: Gazze için bir tek gemi bile gönderemeyen bir iktidarı hâlâ sorgulamadan alkışlamak, sadece Filistin'e değil, kendi vicdanımıza da ihanettir.
Acaba sözde olan Gazze desteği, fiiliyatta tam da bu sözlerden dolayı mı eksik kalıyor Hatırlayın, daha 2004 yılında Erdoğan açıkça şunu söylemişti: " İsrail devletinin yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır." Peki o zaman soralım: İsrail'in "yaşama hakkını" korumayı taahhüt eden bir iktidar, Gazze'nin yaşama hakkını hangi fiili adımla koruyor Kudüs ve Gazze için söylenen sözler ile atılan adımlar arasındaki uçurumun sebebi, işte bu yaklaşım değil midir
Üstelik bu sadece bir söz değil, fiili politikadır. 2005'te dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Ankara'da ağırlandı. 2009'da Davos'ta "one minute" çıkışı yapılırken, aynı yıllarda Türkiye ile İsrail arasındaki milyar dolarlık ticaret rekor kırdı. 2016'da Mavi Marmara'nın kanı daha kurumadan, Tel Aviv'le "normalleşme anlaşması" imzalandı. Bugün dahi savunma sanayii parçaları, elektronik sistemler, tarım ve ticaret alanında ilişkiler kesintisiz devam ediyor. Söylem başka, fiiliyat başka… Meydanlarda "Gazze kırmızı çizgimizdir" denilirken, masada İsrail'le en yakın ortaklıklara imza atılıyor.