Hiçbir namuslu ülküdaşım PKK ve HDP ile yan yana gelmez" diyen bahçeli, bugün ne diyor

22 Ekim 2024'te Bahçeli'nin İmralı çağrısıyla başlayan süreç, bugün Meclis'te "Apo" sloganı olarak yankı buldu.
Sözcü gazetesinin 8 Ekim 2025 tarihli manşeti, vicdan sahibi her vatan evladının yüreğini sızlattı:
"Meclis'te Apo sloganı atıldı."


Evet, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı için "Biji serok Apo" sloganı yankılandı. Bu ülkede binlerce evlat o isme karşı mücadele ederken toprağa düşmüşken, aynı isim bugün milletin kürsüsünden duyuluyorsa, bu sadece bir provokasyon değil; devletin, milliyetin ve vicdanın nasıl bir savrulmaya sürüklendiğinin göstergesidir.

Bugün o sloganların Meclis'e kadar ulaşması yalnızca birkaç DEM Partili vekilin cüretiyle açıklanamaz. Asıl mesele, bu zeminin nasıl hazırlandığıdır. Yıllar önce "çözüm süreci" adıyla başlatılan o meşhur süreç, terörü siyasallaştırdı, PKK'nın dilini meşrulaştırdı, HDP'yi "muhatap" haline getirdi. Ve şimdi aynı süreç, farklı ambalajlarla yeniden ısıtılıyor.

Bir zamanlar "ihanet projesi" dediği adımların bugün en ateşli savunucusu gibi konuşan kişi Devlet Bahçeli'nin ta kendisidir. "Vekiller İmralı'ya gitsin, mesajı ilk ağızdan alsın" diyen Bahçeli.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024'te yaptığı açıklamada, PKK lideri Abdullah Öcalan'a, örgütü lağvetmesi koşuluyla,

"Umut hakkı için başvurması ve TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşması"
çağrısında bulundu.

Ardından şu ifadeleri kullandı:

"Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın."
"Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın."

Oysa Öcalan yakalandığında, sorguda 'Devletimin emrindeyim' demişti. Sahi, o gün devleti yönetenler kimin emrindeydi ki, PKK'yı o zaman lağvettirmediler

Bu sözlerle birlikte Bahçeli, yıllardır "ihanet projesi" diye tanımladığı açılım çizgisine fiilen geri döndü. Bir zamanlar "bebek katiliyle görüşen namerttir" diyen bir liderin, bugün aynı isme "Meclis'e gelsin" çağrısı yapması sadece çelişki değil; tarihî bir savrulmadır.

Bu süreci başlatan Bahçeli, geçmişte şunları demişti:

"HDP'nin kapatılması bir adalet ve demokrasi onurudur. Bu onur yere düşemez, düşürülemez. Bu onurun çiğnenmesini isteyen Kılıçdaroğlu, CHP'yi HDP'nin eline rehin bırakmış, PKK'nın güdümüne girmiştir."

"Akıl tutulması yaşayıp 'CHP'li ülkücülerden' bahseden Kılıçdaroğlu bilsin ki; hiçbir namuslu, şahsiyet sahibi ülküdaşım PKK'yla, HDP'yle, Türkiye'nin kefenini biçmek için fırsat kollayan alçaklarla yan yana gelemez, aynı safta bulunamaz."

1999'da yakalanan terörist başı hakkında idam kararı verildiğinde, Bahçeli o günlerde idamını istiyormuş gibi yaparak aslında idamın gerçekleşmesini engellemişti. Kararı imzalamadı, koalisyon hükümetini bozarak dosyanın rafa kalkmasına zemin hazırladı.
Bir zamanlar idamını engellediği terörist başından bugün medet umar hâle gelmesi, siyasetin nasıl bir savrulma yaşadığını açıkça gösteriyor. Dün idamını engelleyenler, bugün çözümü ondan bekliyor. İşte Türkiye siyasetinin trajedisi budur.
Bahçeli, bugün HDP'nin devamı olan DEM Parti grubunda "İmralı'daki terörist başı konuşsun, örgütü lağvettiğini açıklasın" diyor.
Sözlerle fiiller arasındaki bu uçurum artık yalnızca siyasî değil, ahlakî bir meseledir.

Bugün Meclis'te "Apo" sloganı atanlar elbette kınanmalıdır. Ama o sloganların yankılanmasına zemin hazırlayanlar da aynı şekilde sorgulanmalıdır. Şehit aileleri bu gelişmeleri derin bir öfkeyle izliyor. Bir anne, "Oğlum o isme karşı savaştı, şimdi o isim Meclis'te konuşacak hale mi geldi" diyor. Bu milletin vicdanı, bu sessiz çığlığı duymazdan gelemez.

Şunu açık ve net yazıyorum:
Eğer mesele gerçekten "barış" idiyse, o zaman soruyorum:
Bu iş birkaç cümleyle çözülebilecek kadar basitse, neden yıllardır bu kadar gerilim üretildi
Neden halk birbirine kırdırıldı, neden bu milletin evlatlarına doğuda işkence edildi, neden insanlara dışkı yedirildi
Neden "vatan, millet, Sakarya" edebiyatı yapılırken, PKK bahanesiyle yıllarca kirli ticaretler, karanlık ortaklıklar ve utanç verici düzenler kuruldu