Dün "kılıç artığı"ydı, bugün "erenler cemevi" oldu

Bu yazıyı yazmaktaki gayem kimseyi hedef almak değil; sadece siyasetin inançlar karşısındaki tutarsız tavırlarını, toplumun yıllar içinde nasıl kamplara ayrıldığını ve bir dönem ötekileştirilen insanların bugün aynı siyasetçiler tarafından nasıl "değer" haline getirildiğini sorgulamaktır. Amacım kırmak değil, hatırlatmaktır; zira unutan bir toplum, aynı hataları yeniden yaşamaya mahkûmdur.

Siyasetin en acı yanlarından biri, insanların inançlarıyla oynanmasıdır. Bir dönem "kılıç artığı" denilen Aleviler, bugün "dünyanın en büyük cemevi" açılışında alkışlarla anılıyor. Bu kadar keskin bir dönüşümün adı nedir Samimiyet mi, yoksa seçim hesabı mı

2017'de Devlet Bahçeli, bir grup konuşmasında gazeteci Abdülkadir Selvi'ye "kılıç artığı" demişti.

O söz, sadece bir kişiye değil, o kimliği paylaşan milyonlarca insana yönelmiş bir yaraydı. O günlerde T24, OdaTV ve birçok medya kuruluşu bu ifadeyi eleştiriyor, toplumun vicdanı ayağa kalkıyordu. Ve şimdi, aynı Bahçeli; partisinin gazetesinde "Dünyanın en büyük cemevi açılıyor" başlığıyla manşetlerde… Koca bir külliye, Horasan Erenleri adına açılıyor. Fotoğraflarda ise aynı kişi: dün "kılıç artığı" diyen, bugün "Erenler Cemevi"nin önünde poz veren Bahçeli.

Ne değişti gerçekten Alevilik mi değişti, yoksa siyasetin rüzgârı mı yön değiştirdi Yoksa biz, inancı sadece bir araç olarak kullanan siyasetçilerin ezberine mi alıştık Yıllarca "öteki" ilan edilen Aleviler, bu ülkenin emekçisiydi, öğretmeniydi, askeri, doktoruydu. Aynı bayrağın altında yaşadılar, aynı vatan için ter döktüler. Ama yine de birilerinin siyaset defterinde hep "şüpheli" olarak yazıldılar. Şimdi ise aynı ellerle inşa edilen cemevlerinin açılışında, aynı dudaklar "hoşgörü"den bahsediyor.

Peki bu ülkede yıllarca yaratılan öfke, önyargı, düşmanlık… Bütün bu kamplaşmalar, bu ayrışmalar neye değdi Değer miydi birbirimizi kırmaya, bölünmeye, "biz"i kaybetmeye Bir zamanlar aynı sofrada oturan, aynı türküyü dinleyen insanlar birbirine düşman edildi. Bir mahallenin çocuğu öbür mahallenin cenazesine gitmez oldu. Bir babanın kalbinde kırgınlık, bir annenin gözünde korku kaldı. Siyasetçiler ise her dönemde bu ayrışmayı kendi oy hesaplarının malzemesi yaptı. Şimdi kalkmışlar "Alevi kardeşliğinden" bahsediyorlar… Peki, kardeşliği kim böldü önce O incitici kelimeleri kim söyledi, o yarayı kim açtı Ve o yarayı sarmak için şimdi bir cemevi inşa etmek yeter mi Betondan yapılmış külliyeler, kırılmış kalpleri onarabilir mi