Çare Rusya-Çin değil, D-8'in güçlendirilmesidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Çare Türkiye-Rusya-Çin ittifakı" çıkışı, üzerinde ciddi şekilde durulmayı hak ediyor. Çünkü bu söz, Türkiye'nin dış politikadaki açmazını itiraf eder niteliktedir. Yıllarca "stratejik ortak" diye yüceltilen Batı ittifakı, bugün Türkiye'nin güvenliğine ve bağımsızlığına en büyük tehdidi teşkil etmektedir. Ancak şu soruyu sormadan geçemeyiz: Batı'nın yanlışlarına bakarak, Rusya ve Çin ile kurulacak bir blok gerçekten Türkiye'nin menfaatlerine hizmet edecek midir Yoksa bu, sadece yeni bir bağımlılığın kapısını mı aralayacaktır

Tarih bize açıkça göstermektedir ki, büyük güçler arasında sıkışmış ülkeler, bir tarafın gölgesine sığınarak asla kalıcı bağımsızlık kazanamazlar. Osmanlı'nın son yüzyılındaki "denge politikası" bunun en çarpıcı örneğidir. Bir gün İngiltere'ye yaslanmak, ertesi gün Almanya'ya yaklaşmak, sonunda imparatorluğu felakete sürüklemiştir. Bugün Türkiye, benzer bir stratejik savrulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Dün Batı'nın gölgesine sığınanların yanlışı ortadayken, bugün aynı hatayı Doğu'ya yaslanarak tekrar etmek bağımsızlığa hizmet etmez.

Bahçeli'nin çıkışı bu açıdan da düşündürücüdür. Türkiye'nin asıl ihtiyacı yeni ittifak arayışları mıdır, yoksa kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomik, siyasi ve askerî bağımsızlık inşası mı İçeride üretim gücü zayıflamış, hukuk düzeni yara almış, toplumsal barış gerilemiş ve demokratik işleyiş aksarken, hangi ittifak Türkiye'yi gerçekten güçlü kılabilir Bağımsızlığın temeli içeridedir. Ülkemizde ne lazımsa, iğneden ipliğe, savunma sanayiinden tarıma, enerjiden teknolojiye kadar kendi üretimimizi yapacak bir seferberlik başlatılmadıkça kalıcı bağımsızlıktan söz etmek mümkün değildir. Başkasının fabrikasına, silahına, enerjisine muhtaç bir ülkenin "bağımsız" olduğunu iddia etmesi sadece bir yanılsamadır.

Evet, ABD- İsrail merkezli blok Türkiye'ye zarar vermektedir. Ancak aynı şekilde Rusya'nın Ukrayna'daki saldırgan politikaları ve Çin'in Doğu Türkistan'daki zulmü de ortadadır. Bu tablo bize şunu göstermektedir: Batı da Doğu da kendi çıkarını gözetir. Bugün Washington'un ya da Brüksel'in tavrı ne kadar pragmatizm içeriyorsa, Moskova'nın ya da Pekin'in yaklaşımı da o kadar çıkar hesabına dayalıdır. Dolayısıyla gerçek çare, onların gölgesine sığınmak değil, kendi ayaklarımız üzerinde durmaktır.

Türkiye'nin ihtiyacı; milli üretim, milli savunma ve adaletli bir iç düzen temelinde kendi gücünü inşa etmektir. Milletin refahını artırmadan, üretim ekonomisini güçlendirmeden, tarımda ve teknolojide kendine yeter hale gelmeden, dışarıda hangi ittifakı kurarsanız kurun, o ittifak sizi bağımsız yapmaz.