Doğduğum memleketten, doyduğum memlekete sağ salim geldim. Yaklaşık altı haftadır sıla-i rahim yapmıştım. Sinop / Türkeli'nin denizini, yaylalarını, dostlarla edilen muhabbetleri ve aile ziyaretlerini doya doya yaşadım. Adıyaman, Nevşehir, Antep, Karabük ve birçok yerde gezme imkânım oldu. Bu yolculuklarda yazılarımı takip eden Milli Gazete'nin kıymetli okuyucularıyla da tanıştım. İlgi ve alaka gösterdiklerini söylediler, ben de kendilerine teşekkür ettim.
Şimdi yeniden doyduğum memlekete, Almanya'ya dönmüş oldum. Buradan sizlere, son günlerin siyasi havasını aktarmak istiyorum. Alman gazetelerinde iki manşet dikkatimi çekti: Bir yanda siyasetçilerin "sonbaharın gücüne umut bağlıyoruz" diyerek ekonomiyi canlandırma planları, diğer yanda ise Almanların dörtte üçünün artık devlete güvenmediğini ortaya koyan anket sonuçları.
Araştırmaya göre halkın %73'ü "devlet görevini yapmıyor" diyor. İnsanlar en çok sığınmacı politikasından, emeklilikten ve sosyal yardımlardan şikâyetçi. Talepleri çok net: Daha az bürokrasi, daha hızlı işlem. Yani halk büyük nutuk değil, hayatına dokunan somut adımlar bekliyor.
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Eski Başbakan Merkel'den sonra Almanya tamamen hantallaştı. Merkel siyasette orta yolu takip eder, krizlerde arabulucu rolü üstlenirdi. Ayrıca son 15 yıldır Almanya teknoloji alanında da geri kaldı. Vergilerle işletmeler adeta nefes alamaz hale getiriliyor. Bu yüzden birçok büyük firma yatırımlarını yurt dışına kaydırıyor.