Almanya'da son haftaların en sıcak gündemi, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yasaklanıp yasaklanmaması tartışmasıdır. BILD gazetesi için yapılan INSA anketi, Alman halkının tam ortadan ikiye bölündüğünü gösteriyor: Katılımcıların %42'si AfD'nin yasaklanmasından yana, yine %42'si ise buna karşı. Kararsızlar ve görüş bildirmek istemeyenlerle birlikte toplumun bu meselede nasıl bir çıkmazda olduğu çok net görülüyor.
Almanya'da gelecek yıl beş eyalette seçim var. Anketlere göre halkın %69'u, AfD'nin en az bir eyalette başbakan çıkaracağına inanıyor. Hatta %33'lük bir kesim bunun birden fazla eyalette olacağını düşünüyor. Yani, AfD artık "protesto partisi" olmanın çok ötesinde; devlet yönetme ihtimali masada.
Ama işin çarpıcı yanı şu: Halkın neredeyse yarısı (%46), böyle bir gelişmenin eyaletlere zarar vereceğini düşünüyor. %40'ı da AfD'li bir başbakan fikrini "çok kötü" buluyor. Yani seçmen, hem öfkeyle hem de endişeyle sandığa gidiyor.
BILD için yapılan son INSA anketi, merkez siyasetin eridiğini ve aşırı sağın hızla yükseldiğini gösteriyor. AfD ile CDU/CSU aynı seviyede: %25,5. SPD %14,5, Yeşiller %11, Sol Parti %10, FDP %3,5… Yani, Almanya'nın geleneksel siyasal dengeleri çökerken, uç fikirler merkeze doğru ilerliyor.
Yasak çözüm mü
AfD gibi aşırı sağ bir partiyi yasaklamak çözüm değildir. Yasaklar, sadece mağduriyet üretir. Bu mağduriyetler de seçimlerde avantaja dönüşür. Demokrasi, sorunun cevabını sandıkta vermeyi gerektirir.