Bugün de doyduğumuz ülkemiz Almanya'dan, ekonomiyi sarsan ve sosyal devleti tartışmaya açan gelişmeler üzerine birkaç söz söylemek istiyorum.
Maliye Bakanı Lars Klingbeil Bundestag'da yaptığı konuşmada tarihi bir cümle sarf etti:
"Önümüzdeki yıllar bize çok güç kaybettirecek."
Bu aslında bir gerçeğin itirafı. Yıllardır ötelenen reformlar ve çözümsüz bırakılan yapısal sorunlar artık kapıya dayandı. Klingbeil'in işaret ettiği tablo, devletin imkânlarının sınırsız olmadığını ve sosyal harcamaların sonsuza dek sürdürülemeyeceğini gösteriyor.
almanya zor yıllara giriyor: ekonomi sarsılıyor, sosyal devlet tartışılıyor.
Eğitimdeki eksikler, geri kalan altyapı yatırımları… Bunlar Klingbeil'in sadece rakamlarla değil, somut örneklerle ortaya koyduğu yükler. "Yapısal olarak yanlış yoldayız," diyor Maliye Bakanı. Aslında bu söz, bugüne kadar izlenen siyasetin iflasının ilanı değil mi Emeklilik yaşının yükseltilmesinden daha fazla çalışmaya, daha az devlet desteğine kadar pek çok önlem konuşuluyor. Yani herkesin sırtına daha fazla yük binecek.
Burada mesele sadece ekonomiyle sınırlı değil. Almanya'da sosyal yardım sisteminin kalbi olan Jobcenter (İş ve Sosyal Yardım Merkezi) de sert tartışmaların merkezinde. Yardımların amacı, zorluk yaşayan bireyleri yeniden topluma kazandırmak iken, giderek bir kesim tarafından kolayca suistimal ediliyor. İş tekliflerini reddeden, mesleki eğitim programlarını görmezden gelen ve sadece devletin cömertliğine yaslanarak yaşayan bir anlayış toplumda öfke doğuruyor. Bu durum yalnızca Jobcenter (İş ve Sosyal Yardım Merkezi) çalışanlarını değil, sosyal devletin inandırıcılığını da sarsıyor.
Çünkü devletin eli ihtiyaç sahiplerine uzandığında, o elin şefkatini sömürmek isteyenler çıktığında sistemin adaleti yara alıyor. Yardım, bir "hak" olmaktan çıkıp bir "kolay kazanç yolu" hâline gelirse kaybeden hem toplum olur hem de gerçekten yardıma muhtaç olanlar.
Ama tabloya yalnızca bu yönden bakmak da eksik olur. İşini kaybeden, sağlık sorunları yaşayan, göçmenlik sebebiyle iş bulmakta zorlanan ya da ailevi yükler altında ezilen binlerce insan var. Onlar için Bürgergeld (Temel Geçim Yardımı) bir tercih değil, adeta bir zorunluluk. İşte bu yüzden mesele, sadece cezalarla değil; adaletli çözümlerle ele alınmalı. Suistimale karşı kararlı olunmalı; ama çalışmak isteyip de başaramayanlara destek, eğitim ve danışmanlık sağlanmalı.