Statü sembolü olarak Bodrum

Sezonun başından bu yana Bodrum şöyle bitti böyle boş, kimse gitmiyor söylentileri aldı başını gitti. Ben de yerinden gözlemliyorum. En baştan söyleyeyim; evet. Bodrum bitti. Ama bildiğimiz anlamdaki Bodrum bitti.

10 yıl önceki Bodrum, uzak mazide kaldı. Çünkü Bodrum kabuk değiştiriyor. Birkaç yıldır başka bir ligin oyuncusu olma sancısı çekiyor. Üst düzey bir hizmet ve kitle ile üst düzey bir tatil, eğlence ve lüks kültürü 'hakim' hale geliyor. Bodrum'da elbette her bütçeye göre seçenekler, her şey dahil oteller var ve hep olacaktır. Ama baskın olan, Bodrum deyince akıllara gelecek olan artık hep yüksek tatil olacak. İstenen de bu. Bu dönüşümle Bodrum; Yunanistan ve Dubai'ye tek başına kafa tutacak bir iddiada. Bodrum'daki doğa, hizmet anlayışı ve kalitesinin, güvenlik ve lezzet çeşitliliğinin onlardan çok daha sofistike olduğunu söyleyebilirim.

Haberin Devamı

YENİ NESİL HAZCILIK

St. Tropez deyince, Cannes deyince nasıl akla ikonik bir tatil geliyorsa, Bodrum deyince de o gelecek. Sadece Paris, St Tropez, Roma ve Dubai'de olan Gigi'nin açılması buna en taze örnek. Keza Yunan kökenli Scorpios'un Bodrum şubesi, orijinalini geçmiş durumda. Ki Tulum, Dubai, Bali, İbiza da Scorpios açmaya talip ama henüz bir gelişme yok. Çünkü hedef kitleyi yakalamak paradan daha fazlasını istiyor. Bu yeni nesil zenginlerin eğlence ve tatil anlayışına 'ayakları yere basan hazcılık' (grounded hedonism) deniyor... Bodrum mega resort'leri, ultra lüks beach'leri, demirleyen yatları, özel malikaneleriyle bu aşırı rafine lüks kültürü için biçilmiş kaftan. Konuştuğumuz taksiciler de Bodrum'daki dönüşümü doğruluyor. "İşler az" diyorlar. Zira en popüler bölgelerdeki tatilcilerin çoğunun şoförlü araçları var, olmayanlar da taksi yerine VIP minibüsler kullanıyor. Çoğu VIP aracın tarifesi de fix; örneğin Göltürkbükü-Yalıkavak arası 100 Euro. Yani artık "Bodrum'a gittim" demek, "St Tropez'ye gittim" demekten daha havalı bir statü sembolü oluyor. Fiyatlar da zamanla stabilize olacaktır.

SOFRALARDA ANTİK NOSTALJİ

Bugünün yükselen deneyimi; zamanda yolculukla antik dönemlerdeki gibi yemek. Malum eski reçeteler zamana direnememiş. Ayrıca hem tarımın hem biyolojimizin gelişmesi değişmesi de eski tarifleri yenemez hale getirmiş. Dünyada antik tarifleri bugüne uyarlamaya dair ciddi bir eğilim var. Atina'daki Delta Restaurant antik Yunan mutfağını, Kopenhag'daki Noma Viking tütsüleme mirasını, Londra'daki Ikoyi Batı Afrika'daki baharat izlerini bugüne taşıyor. Türkiye'de de Bodrum Ruins Otel'deki Miraj Restaurant, antik nostalji mutfağının temsilcisi olmaya aday. Roma İmparatorluğu'nun Antik Muğla'da (Stratonikeia) yaşadığı bilinen ve tarihte ilk yazılı tarif kitabı bırakan gurmesi Marcus Gavius Apicius'un formülleri uyarlanıyor.

Haberin Devamı

Çok yakın zamanda Türkçe'ye ilk kez çevrilen Apicius kitabındaki tarifleri Şef Kubilay Yıldırım, dört ay deneme yanılma yaparak çalışıyor. Sonucunda antik tarifler, Anadolu'nun damak hafızasına adapte ediliyor. Örneğin Romalıların yemek öncesi tükettiği tuzlu garum sosu, bugünün damağına uymadığından ona denk bir turşu suyu ikram ediliyor başlarken. Bu tür menülerde ekmeğin mayasından tatlıya her şey antik sofra mirasını taşıyor. Gastronomideki antik nostalji akımına dair öğrendiğim her bilgi, kadim insanların bilgeliğine hayranlığımı büyüttü. Her lezzet, insan bedeninin ihtiyacına ve gıdaya saygıyla, sabırla formülize edilmiş… Bugün tüm bu imkanlar içerisinde yediklerimizi görseler ne derlerdi, kimbilir.