Ağaçtan düşen insanlık

Neden biz insanlar uzun uykulara ihtiyaç duyarken birçok canlı kısa ve kesintili uyur Kuşlar tek gözünü açık tutar, balinalar yarım saatlik aralarla uyur, maymunlar beş dakikada bir kestirir... Biz ise geceyi derin uykuya ayırıyoruz.

Bunun yanıtı, köklerimizin ağaçlarda saklı olmasında gizli, diyor ağaç bilimci Harriet Rix. Oxford ve Cambridge mezunu Rix'e göre milyonlarca yıl ağaçlarda yaşamış olmamız, bedenimizle birlikte zihnimizi de biçimlendiriyor.

3.2 milyon yaşındaki hominin 'Lucy'nin bir heykeltıraş tarafından yapılmış tasviri.

Haberin Devamı

İki gözümüzün öne bakışı, parmak uçlarımızdaki yastıkçıklar, parmak izlerimiz bile dallara tutunma ve mesafeyi ölçmeyle başlayan ilkel ihtiyacımızdan geliyor. 3.2 milyon yıllık Lucy adlı fosilin 1974'te Etiyopya'da bulunması, hikayenin kayıp parçalarını birleştirmemize yardım ediyor. Travma patologları 2016'da Lucy'nin 12 metrelik ağaçtan düşerek öldüğünü tespit ediyor. Ellerinden leğen kemiğine kadar modern insana benzeyen Lucy, ağaçlarda yaşıyor. Orada güvenli yuvalar kuruyor. Kesintisiz uyku ile ağaçlarda tanışıyor.

Lucy'nin fosilleri.

UYKUNUN ANAVATANI

Bu sayede hem NREM (bedensel dinlenme) hem de REM (zihinsel dinlenme) uykusunu kazanıyoruz. REM sırasında kaslarımız felç ve beyin aktif. Bu sırada oluşan küçük kas seğirmeleri, aslında beynin haritalandırma işlemi anlamına geliyor. Lucy'nin dala uzanma, mesafeyi belirleme becerilerinin üstünden uykuda geçme işlemi, bugün halen bizde mevcut. Ağaca tırmanmak hayati bir ihtiyaç değil artık. Ama biz de bu sayede uykuda günlük hayati hareket hafızamızı güçlendiriyor, benliğimizi yeniden kuruyoruz. Çok ama çok karmaşık gelen bir derse çalışırken kitabı kapattığınızda tüm bilgilerin aklınızdan uçtuğunu sanarsınız hani. Ama sabah uykudan kalkınca hepsi yerine oturmuştur. İşte bu yeteneği ağaçlarda yaşarken kazanıyoruz. Bugün her yaşta yeni bir beceri kazanmak, beyni aktif tutmak için bu nedenle çok önemli.

Borneo orangutanı gibi en güçlü primatları meyvelerle baştan çıkaran ağaçlar, tohumlarını ve kabuklarını çok uzaklara yayabiliyor.

Haberin Devamı

DUYULARIMIZIN PATRONU

Ağaçlar, kimyasal zekalarıyla biyolojimizi de değiştiriyor. Örneğin çikolataya zaafımız, kakao ağacının kurduğu bir oyun! Kakao ağacı, keyif verici theobromine maddesiyle ilk insanları cezbederek tohumlarını yaymalarını sağlıyor. Çünkü bu ağacın tohumlarını yaymaya ihtiyacı var. Bunun benzeri, ağaçlardaki lignin maddesi parçalanınca ortaya çıkan vanilin kokusunda da var. Bugün bu kokuya keklerde, kitaplarda, parfümlerde çekiliyoruz. Milyonlarca yıldır yaşamlarımızın sessiz tanıkları ve kurucuları olan ağaçlarla bağımız tesadüf değil yani... Onlar yandığında, kesildiğinde canımızın yanması paranormal bir durum değil. Köklerimizin acı çekmesinden. Uyku düzenimizden damak zevkimize duyusal tercihlerimizden benlik farkındalığımıza kadar pek çok özelliğimiz milyonlarca yıldır onlarla biçimleniyor. Ağaçların bilgeliğini anlamak, insanın özünü anlamak demek.