Yarın seçim olsa altılı masadan çıkacak her aday seçimi kazanır

Türkiye, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na "YSK'ya hakaret ettiği iddiasıyla" verilen 2 yıl, 7 ay, 15 gün hapis cezası ve "seçme-seçilme hakkının yasaklanması" kararlarıyla çalkalanıyor. Ekonomideki büyük sıkıntıları ve diğer ciddi sorunları ikinci plana iten bu beklenmedik karar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Ekrem İmamoğlu'na açıkça "Ahmak" demesi üzerine İmamoğlu'nun ona iade anlamında söylediği ve bunu sonradan da ifade ettiği- cümleyle başlamış, bir süre sonra YSK'ya karşı işlenmiş suça dönüştürülmüş, Haziran ayındaki duruşmada beraat etmesi beklenirken kararı verecek hakim değiştirilmişti. İBB Başkanı hakkında verilen bu karar neredeyse tüm hukukçular ve AKP'nin önde gelen bazı isimleri tarafından da büyük bir tepkiyle karşılandı. Acaba, kendisi İBB Başkanı iken getirilen tamamen benzer yasak nedeniyle mağdur olan ve bu mağduriyetin katkısıyla seçim kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı olayı Ekrem İmamoğlu'nun yaşamasını gerçekten istiyor mu, yoksa bu olayın arkasında ilk bakışta akla gelmeyen başka düşünceler mi var Verilen bu mahkeme kararının seçime nasıl yansıyacağını ve diğer soruları uzun bir araştırma ve siyaset gözlemi deneyimi olan, siyasi liderlerle kendisi de konuşmalar yapan MAK Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat ile konuştum.Mehmet Ali Kulat, lisans eğitimini Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde, yüksek lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde, doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yapmıştır. 1992-2001 yılları arasında Malatya İnönü Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Mehmet Ali Kulat'ın yurt içi ve yurt dışında yayınlanmış bilimsel makaleleri, ulusal ve uluslararası sempozyum tebliğleri, İçişleri Bakanlığı'nın düzenlediği uluslararası çalışmalarda yayınlanan tebliğleri vardır.BU KARAR SEÇMENİN AK PARTİ'DEN UZAKLAŞMASINI HIZLANDIRAN BİR ADIM OLACAK!? Sayın Kulat, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İBB Başkanı iken okuduğu bir şiir nedeniyle görevi bırakıp 4 ay hapis yatmıştı, AKP'li eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de birçok kişi gibi "Ekrem İmamoğlu'na verilen cezanın Erdoğan'a İBB Başkanı'yken verilen cezadan ne farkı var" dedi, yabancı basın aynı vurguyu yapıyor. Siz, bu noktayı da göz önüne alarak Ekrem İmamoğlu kararının oyları nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz, CHP'nin oyları bütün olarak mı artarÖncelikli olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin totalde bir oy artışı gündeme gelebilir ama asıl mesele şu; iktidarın adalet konusundaki duruşuna olan güven biraz daha fazla sarsılacak. Türkiye'de zaten vatandaşın adalete güven problemi vardı, dolayısıyla bu karar seçmenin Ak Parti'den uzaklaşmasını hızlandıran bir adım olacak. İkincisi, bu durum 6'lı masaya büyük bir motivasyon sağlayacak, yani beraber hareket etme kabiliyeti daha güçlü hale gelecek ki Saraçhane mitinginde bunu gördük, 6 lider daha aday belli olmaksızın bir noktada beraber hareket ettiler, bir motivasyon sağladı. Evet, 2 olay birbirine benziyor, benziyor derken neredeyse birbirinin kopyası, burada bir tutuklanma yok ancak eğer Türkiye Cumhuriyeti Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda değişiklik yapılmamış olsaydı zaten Ekrem İmamoğlu daha fazla hapis cezası alacaktı, son yıllarda yapılan değişikliklerle 3 yılın altındaki durumlarda bir hapis cezası olmuyor. İki konu birbirine son derece benziyor olmakla birlikte burada cumhurbaşkanlığına doğru giden yolda bu mesele Ekrem İmamoğlu'nun CV'sine (özgeçmiş) ciddi bir katkı sağlamakla birlikte 6'lı masada Kemal Kılıçdaroğlu'nun durduğu yer itibarıyla, masanın bileşenlerinin kendisine verecekleri destek itibariyla cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ibrenin Kemal Beye halen daha yakın olduğu kanaatindeyim."EN GÜÇLÜ ADAY" TARTIŞMASI MİLLET İTİTFAKI'NDA SORUN YARATIR MI? Financıal Times "İmamoğlu gelecek seçimlerde Erdoğan'ın en güçlü rakibi olarak görülüyor" demiş. Bu olayın Ekrem İmamoğlu'na daha çok oy kazandıracağı görüşü yayıldı, acaba Kılıçdaroğlu adaylığını neredeyse açıklamışken İmamoğlu için bu görüşün yükselmesi "En güçlü aday odur, o zaman o aday olsun" denmesine sebep olup Millet İttifakı'nda bir sorun yaratmayacak mıBence burada kararı verecek olan masanın 6 bileşenidir, onlar anlık kararlar vermezler, uzunca bir deneyime sahip oldular, masa dün kurulmadı, yaklaşık bir yıldır ciddi bir deneyimden geliyorlar ve anlık hadiselerden hızla etkilenmezler, masanın bileşenlerinin bu konuyu daha sağduyuyla değerlendireceğini düşünüyorum. Siyaset de sadece o olay üzerinden okunmaz, kaldı ki Sayın Ekrem İmamoğlu bu konuda; diyelim ki cumhurbaşkanı adayı olmadı, çalışmayacak mı, çalışacak, aynı oranda desteğini verecek, çünkü motivasyonu sağlayan ilave bir konu da var şu anda, aksi takdirde genç bir siyasetçi daha siyasi yasaklı hale gelecek. Ben Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu noktada cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda masa bileşenleri açısından baktığımda daha yakın bir yerde durduğu kanaatindeyim.İMAMOĞLU, YAVAŞ, KILIÇDAROĞLU, AKŞENER, HANGİSİ ADAY OLSA KAZANIR? Yani siz bu mahkeme kararıyla yayılan genel kanının tam aksini söylüyorsunuz.Bu kanı bugün için böyle, dikkat ederseniz 2 gün önce Mansur Yavaş ifadesi daha fazla kullanılıyordu ama bu tür meseleler refleks çıkışlardır, anlık çıkışlardır, siyasette karar vericiler çok anlık kararlar vermezler, hele hele birbirleriyle düşünce dünyaları farklı 6 partinin liderinin bir araya geldiği bir bileşenden refleks tepkiler beklememek lazım. Ben doğrusu bu meselenin Sayın Ekrem İmamoğlu'nun siyasi kariyerine ciddi artı sağlayacağına inanarak ve aday olduğu takdirde seçim kazanacağına da inanan biri olarak söylüyorum; Ekrem İmamoğlu bu seçimi kazanır, Mansur Yavaş da aday olsa seçimi kazanır, Kemal Kılıçdaroğlu veya Meral Akşener de aday olsa bu seçimi kazanır, çünkü iktidar çok büyük hatalar yapıyor, dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu da aday olsa seçimi kazanır noktada. Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu'nu da siyasete İstanbul Belediye Başkanı yapmak suretiyle kazandıran bir aktör olarak duruyor, dolayısıyla bu fotoğraftan Sayın Kılıçdaroğlu'nun aleyhine de bir durum söz konusu değil, onun duruşuna artı sağlamıştır, masaya da genelde artı sağlamıştır, bunu ifade etmekte fayda var.CUMHURBAŞKANI'NA CİDDİ ZARAR VERECEKSE İSTİNAFTA KARAR BOZULABİLİR? Burada İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay'dan kısa sürede karar çıkıp İmamoğlu'nun elinden İBB alındığı takdirde AKP İstanbul Belediyesini ele geçirmiş olacak ama Erdoğan'ın tek isteği bu olamaz. O hem genel seçimi, hem cumhurbaşkanlığını kazanmak zorunda hissediyor çünkü aksi takdirde kendisi ve partisi için başka sorunlar çıkabilir. O zaman, acaba düşündükleri Yargıtay'dan kısa sürede kararın çıkarılarak İmamoğlu'na el çektirmek midir sizce, yoksa bu süreci uzatmak mıdırİki şey beraber yapılır, ölçüyorlardır bunu, Sayın Cumhurbaşkanı ve iktidar cenahı kamuoyu araştırmalarını önemser, bu anlamda bir ölçüm yapılıyordur ve yapılacaktır, çalışmaları da başlamıştır bu anlamda. Yapılan bu çalışmaların sonrasında ortaya şu çıkar; eğer bunun gerçekten çok ciddi zararına olan bir durum olduğuna ki aklı başında olan herkes bunu görür- inanılıyorsa Sayın Ekrem İmamoğlu'yla ilgili bu karar istinafta bu karar bozulabilir, dolayısıyla "Haksız bir karar verilmiş" denir, bugün Ekrem İmamoğlu hakkında konuşanların hepsi yarın o hakim ve savcı hakkında da rahatlıkla konuşurlar, "Bu hakim ve savcı hükümeti provoke etmiştir, şu olmuştur, bu olmuştur" denir, geçmişte bunun örneğini gördük. Dolayısıyla böyle bir adım atabilirler. İkinci ihtimal, sizin söylediğiniz gibi tabii bu ihtimaller var- normal şartlarda bu üst mahkeme sürecinin devam eden davalar açısından baktığınızda aslında bir yıldan uzun sürmesi beklenir ama böyle hızlı verilen kararları da dikkate almak lazım, ben meselenin İBB odaklı bir proje olup olamadığını tabii bilemiyorum, yani burada doğal olarak bir yargı kararı üzerinden konuşmak durumundayız ama siyasi sonuçlar itibarıyla baktığımızda iktidara hayrı olan bir sonuç değil, onu söyleyebiliriz.İBB'YE BAŞKA BİR İSİM ATARLARSA O İSİM ORADA NASIL OTURACAK? Yargı kararı üzerinden konuşuyoruz ama hem AKP'li eski TBMM Başkanı ve hukukçu Bülent Arınç "Türk yargısı adına utanç verici bir karar" dedi, hem AKP'li eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik "Yargının siyaseti şekillendirilme çabası ters tepmiştir" sözleriyle yargının bağımsız olmadığını açıklamış oldu.Bunu biz de söylüyoruz, burada sorun yok, şunu anlatmaya