İstanbul'un suyu bitti bunun suçlusu iklim değil!

İstanbul'da günde 3 milyon metreküp suyun verildiğini belirten Kadıoğlu, "Barajlara yağışlarla giren su miktarı bunun çok al-tında. İstanbul'un kendi suyu zaten bitmiş durumda, dışarıdan taşınan suyla bu değirmen döndürülüyor. Her şeyi yanlış ya-pıp, önlemleri almayıp 'iklim değişti' deniyor" diye konuştu.Prof. Mikdat Kadıoğlu; 1984'te İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1987'de master ve 191'de doktorasını ABD'nin Columbia Üniversitesi'nden almış, Afet Yönetimi konusunda ABD'de FEMA, Japonya'da JICA ve İngiltere'nin Bournemouth Üniversitesi'nde eğitimlere katılmıştır. TMMOB Mteoroloji Mühendisleri Odası Marmara Bölge Temsilcisi, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı üyesidir. Halen İstanbul Teknik Üniversitesi Jeolojİ Mühendisliği Bölümü ve Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Televizyon programları ve köşe yazarlığı yapmıştır. Afet Affetmez, Deprem Affetmez, Meteoroloji, Havadan Sudan Doğru Bilinen Yanlışlar isimli kitapları vardır.Sevgili okurlar, Türkiye'nin tarihindeki en önemli seçimlerden birine çok az bir zaman kaldı ve aynı sırada bitmez tükenmez ağır sorunlarımız da devam ediyor. Ben bugün bütün bu sorunlar kadar önemli ama yine "yaklaşıyor" denilen yeni depremler gibi ülkeyi yöneten iktidar tarafından ve biz vatandaşlar tarafından da yeterince önemsenmeyen bir başka konuya dikkat çekeceğim; Türkiye'nin birçok ilini tehdit eden bir büyük tehlike, suyumuz bitiyor, yakında İstanbul'da ve birçok bölgede içecek, yüzümüzü yıkayacak su bulamayabiliriz. 22'inci yüzyıldayız, bir çare üretilir demeyin, depremlerin üzerinden 2 aya yakın zaman geçti, depremzedelere su yetiştirilebildi mi, hayır. Ve suyun bitmesi demek tarımın, hayvancılığın, yaşamamız için gerekli ürünlerin de bitmesi demektir, Bugün, durumun ciddiyetini bize anlatabilecek en uzman bilim insanlarımızdan biriyle; İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü, Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Sayın Mikdat Kadıoğlu'yla konuştum.SUYUN BİTTİĞİ SÖYLENMİYOR? İstanbul'da barajlardaki suyun bitmesi, diğer illerimizde de barajların doluluk oranının azalması, bazı göllerimizin bile kuruyor olması sorunu çok ciddi. Geçen yıl bu zamanlarda İstanbul barajlarında doluluk oranı yüzde 85'e yakınken şu anda yüzde 30-35'lere düşmüş durumda. İnsanlar yeterince uyarılmıyor, dikkatsiz su tüketimine devam ediliyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumuSeçimin de getirdiği bir şey var, yağışlar normalin çok altında olmasına rağmen suda hiçbir kısıtlama yok ve dediğiniz gibi insanlar uyarılmıyor ve her şey normal gibi, umutsuzluk veya negatif bir durum yönetime eksi bir puan olurmuş gibi kuraklığın k'sından bahsedilmiyor. Belediyeler de suyu hoyratça kullanıyor. Sanki hiç su sorunu yokmuş gibi çimleri bol suyla sulama, meydanları arazözlerle yıkama, belediye araçlarını yıkama gibi işler aynen devam ediyor, halk da uyarılmıyor. Ben seçim atmosferiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Yönetim ve belediyeler seçim öncesi insanlara olumsuz bir hava vermek, kısıtlamak istemiyor.20 MİLYONA YETECEK SU YOK!? 20 milyonluk bir şehirde seçimden önce bitebilir, 3 ay da dayanmayabilir.Normal şartlarda bir senelik kuraklığı atlatabiliyorsunuz. İstanbul'un özelliği, bütün Marmara ve Batı Karadeniz'deki suları topluyor. Bir ahtapot gibi kollarını her tarafa yaymış bütün suları alıyor. Günde 3 milyon metreküp su veriyor İstanbul ama baraja yağışlarla giren su miktarı bunun çok altında. İstanbul öyle bir şehir oldu ki, bu nüfusa ne suyu yetiyor ne toprağı ne yolları ne havası. İstanbul bölgeyi kurutuyor. Yani İstanbul'un kendi suyu zaten bitmiş durumda, dışarıdan taşınan suyla bu değirmen döndürülüyor. İstanbul'da suya talep o kadar yüksek ki onu karşılayacak bir su zaten yok. İstanbul'un su havzaları 5-6 milyonluk nüfusu belki besleyebilir, 20 milyonu beslemek için İstanbul, Bulgaristan sınırından Melen'e kadar olan suları topluyor. Bir de üstüne yağmur yağmadı daha da önemlisi kar yağmadı. Su yılının başı 1 Ekim'dir. Nasıl 1 Ocak mali yılbaşıysa ve öncesinde bütçe yapılırsa, 1 Ekim öncesi de su bütçesi yapılması lazım.Belediyelerin meteoroloji birimi yoktur, yağmur hesabı yapmazlar? Belediyeler de mi bütçe yapmıyor su konusunda, yeterince dikkat edilmiyor muBir kere su işini yönetenler inşaat veya çevre mühendisi, onların suya yaklaşımı boru döşeme yaklaşımında. Kentlerin 'kuraklıkla mücadele' planları yok. Su bütçesi açık verince insanları gönüllü tasarrufa çağırmalılar sonra belli bir miktara çıkınca otomatik olarak evlerin, havuzların sularını kısmak gibi önlemler alınmalı, meydanları yıkama, sulama gibi şeyleri yasaklamalı kendileri de yapmamalılar.? Şu dönemde hem liyakatten söz ediyoruz hem de bu işi en iyi bilenler yok orada. Peki, böyle bir yasağı belediyenin getirmesi gerekmiyor mu şu andan itibarenBu bir yaklaşım meselesi. Belediyelerde bir meteoroloji birimi yoktur. Ne kadar yağdı, daha ne kadar yağacak, 6 aylık tahminler ne diyor, yeraltı suyu ne seviyede, barajlardaki su, buharlaşma nedir falan bunlara pek bakmazlar, takip etmezler.Ankara da aynı tehlikeyi yaşıyor nüfus arttığı için artık su yetmiyor? İç Anadolu Bölgesi daha risk altında değil miTabii ki İç Anadolu'da 400 kilogramdan daha az yağan yerler var bunlar çöl sayılır. Ankara'da da böyle bir tehlike var; nüfus arttıkça su problemi yaşıyor. Bütün büyük kentler aynı risk altında. Bizdeki şehirler mega kent gibi çok nüfuslu, Avrupa'da bu kadar kalabalık şehirler yok. İstanbul'a bakın, küçücük bir su havzası var ama 20 milyon nüfus.? Deniz suyunu içme suyuna çeviren sistemler çıktı, bu Türkiye'de de yapıldı. İstanbul'da kullanılması mümkün değil miÖyle bir şansımız yok, 3 milyon metreküp suyu denizden arıtamazsınız. Arıttığınız su da içilmez, tadı tuzu yoktur onun da tatlı suyla karıştırılması gerekir, havalandırılması da gerekir. Ayrıca çok yoğun enerji isteyen bir işlem bu. Ama 20 milyon nüfuslu bir şehirde bu rasyonel bir çözüm olamaz. Türkiye'de su olmayan yerde sanayi var, su olan yerde yok ikisi aynı yerde olmadığı için arz talep dengesi bozuk.Etiyopya, Somali gibi ülkelerde 22 milyon insan kuraklık yüzünden açlık çekiyor. Susuzluk ve kıtlık dünya için çok ciddi bir sorun Türkiye'nin de dikkatli olması gerekiyor. Bütün büyük şehirler susuzluk riski altındaAnadolu'da kuraklıktan yok olmuş medeniyetler var, mesela Hititler!? Baharda da böyle gider ve yağmur yağmazsa ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız diyebilir miyizTürkiye kuraklık tehlikesiyle her zaman karşı karşıyadır. Anadolu'da kuraklıktan yok olmuş bir sürü medeniyet var, Hititler kuraklıktan yok olmuş. Anadolu zaten yarı kurak bir bölgedir ve yağışın yıldan yıla değişkenliği çok yüksektir. Bir tek Karadeniz'de yağışlar yıldan yıla 30 civarı değişir, güneye doğru gittikçe yıllık yağış 100 değişkenlik gösterir. Bizde hep ortalamayla yağış miktarına bakılıyor. Risk yönetimi yoktur, değişkenliğini görmez ve su yönetiminde riski dikkate almayız. Türkiye'de su yönetiminde 7 yılda bir kuraklık olur gibi yanlış hurafeler vardır. 1 sene kuraklık olduysa bir 7 sene kuraklık olmaz gibi bir yanlış anlayış var kimilerinde.Bizde 'hele olsun hallederiz' mantığı ile hareket ediliyor, risk yönetimi yokHer şeyi yanlış yapıp, yapılması gerekenleri yapmayıp, önlemleri almayıp "iklim değişti" derler. En büyük problem zihinsel kuraklık, eski yanlışları yaparak doğru bulunmaz. Dünyaya bakmazlar, internete baksanız 'drought response plan' diye aratırsanız (kuraklığa çözüm planı ) New York'un, Los Angeles'ın ve birçok şehrin kuraklık planını bulursunuz ama İstanbul'un veya herhangi bir Türkiye şehrinin planını bulamazsınız. Kuraklıkta kriz yönetimi olmaz, su bitince yapacak bir şey kalmaz. Risk yönetimi vardır ama bizim ülke risk yönetimini bilmez; 'hele olsun hallederiz' mantığıyla hareket edilir bizde, bilimin gerektirdiği