Erdoğan, bu davayla 2 kez seçilen İmamoğlu ile hesabı kapatmış oldu

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen cezaya ülke çapında verilen tepkiler sürerken "hapis ve siyasetten men etme" kararı aynı zamanda "6'lı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak" tartışmasını da daha güçlü bir şekilde tekrar başlattı. Bu tartışma ve iktidar ortaklarının ceza kararıyla ve muhalefetle ilgili açıklamalarının yarattığı gerginlik devam ediyor. Bu arada Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muharrem Akkaya'nın "İki adaydan biri seçim takvimi açıklandıktan sonra ceza alırsa, seçimi kazansa bile mazbatasını alamaz" şeklindeki açıklaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3'üncü kez aday olma konusu ve erken seçim tartışmaları da gündemdeki yerini koruyor. 103 Amiral Davası'nda uzun süredir haksızca huzursuzluk yaşatılan değerli amirallerimize beraat kararı çıkmasına sevinirken 28 Şubat Davası nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırılan ve demans nedeniyle nerede olduğunu bile bilmeyen 85 yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar'ın cezaevinde vefat etmesinden -Allah rahmet eylesin- büyük üzüntü duyduk. Yargısı bağımsız olmayan bir ülkede yaşanan haksızlıklar her alanda devam ediyor. Bugün diğer haksızlıkları Gelecek Partisi Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü, AKP'nin eski İstanbul İl Başkanı Sayın Selim Temurci'yle konuştum.Dr. Selim Temurci, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi Bankacılık Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora yapmış, daha sonra özel sektörde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunmuştur. Siyasi çalışmalarına gençlik kollarında başlayan, 2006-2009 yıllarında Ak Parti Kağıthane İlçe Yönetim Kurulu üyeliği, 2009-2012 yıllarında İl Yönetim Kurulu Üyeliği yapan Selim Temurci 2015-2018 yıllarında da AK Parti İstanbul İl Başkanlığı yapmıştır. Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Gelecek Partisi Sözcüsü ve Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıdır.AYNI ŞEYLERİ BİZ DE YAŞIYORUZ!Sayın Temurci, aynı zamanda AKP eski İstanbul İl Başkanı olarak Türkiye'deki son siyasi gelişmeleri çoğumuzdan daha farklı değerlendirmeniz mümkün. Örneğin, önce CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na, sonra CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan bu davaları siz nasıl değerlendiriyorsunuzŞu anda ben de siyasi yasak dahil yargılanıyorum, yani benzer şeyleri biz de yaşıyoruz. Biliyorsunuz 15 Temmuz'da silah teslimatı konusundaki açıklamalarım nedeniyle Berat Albayrak tarafından bana dava açılmıştı.Olayı kısaca anlatır mısınız15 Temmuz'dan çok kısa bir süre sonra İstanbul İl Gençlik Kolları Başkan, Başkan Yardımcısı ve gençlere silah dağıtıldığına yönelik Sedat Peker'in "Demir Kilise'nin yanında silah teslimatıyla ilgili" bir açıklaması olmuştu, bizi ilgilendiren kısmı şuydu; O silahların benim İl Başkanı olduğum dönemde benim İl Gençlik Kolları Başkanım ve yardımcıları tarafından teslim alınması konusuydu. Bununla ilgili yapmış olduğumuz açıklamalar neticesinde eski bakan Berat Albayrak tarafından hakkımda şikayette bulunuldu."Böyle bir şey yok" mu dedinizHem "öyle bir şey yok" dedim, hem bunun yargı tarafından incelenmesi gerektiğini ifade ettim ve şayet böyle bir şey varsa o dönem İstanbul'da yaşanan siyasi çekişme ve mücadeleden dolayı Gençlik Kolları'na talimat verecek ya da bunu yaptırabilecek kişinin kim olduğunu söyledim ama bunun yargı tarafından incelenmesini birinci şart olarak koydum. Yani, sonuç itibarıyla bugün Türkiye'de siyasi muhalifler öyle ya da böyle yargı bir sopa olarak kullanılarak cezalandırılmaya çalışılıyor. Ben, Ekrem Bey'le ilgili olarak da, Canan Hanım'la ilgili olarak da olayların benzer şekilde geliştiği kanaatindeyim, onlar da muhalefet partisinden oldukları için yargı eliyle cezalandırılıyor. Tayyip Bey Türkiye'yi kendi geçmişiyle asla bağdaşmayan bir tabloyla karşı karşıya bıraktı. Ama dediğim gibi bu iki kişiyle sınırlı değil, bizim partimizde de ben dahil bazı arkadaşlarımız benzer şekilde yargılanıyoruz, Türkiye'de maalesef böyle bir süreci ülke olarak yaşıyoruz.Yani, eski bir AKP'li olarak siz de Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu davalarının da kasıtlı olduğunu düşünüyorsunuz.Şöyle bir düşünelim, Ekrem Bey bizim vatandaşlar tarafından seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanımızdır, hani hep sandığa, seçime, demokrasiye vurgu yaparız, AK Parti geleneğinde de bu çok vardır, eski İl Başkanı olduğumu vurgulayarak girdiğiniz için söylüyorum, dolayısıyla Ekrem Bey'in şu anda almış olduğu cezayı alt mahkemede nasıl aldığını hepimiz biliyoruz. Düşünün, mahkeme başkanı değiştiriliyor ve Türkiye'de buna ilk dikkat çeken insanlardan biriydim ben 3-4 ay önce. Mahkeme başkanı değiştirildi, görev süresi dolmadan atama dönemi gelmeden görev yeri değiştirildi ve orada İstanbul'da nelerin yapıldığını, bu kişinin nasıl Samsun'a gönderildiğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla, mahkeme başkanı değiştirilerek, yeni mahkeme başkanı atanarak yapılan bir duruşmada Ekrem Bey'e verilen bu ceza gerçekten Türk yargısının yürütme ile olan ilişkisini gözler önüne seriyor ve bence hepimizin durup düşünmesi gereken bir mesele. Bu şahsi bir mesele değil, yarın herhangi bir muhalif siyasetçi de susturulmak istendiğinde mahkeme başkanları değiştirilebilir, başka konular gündeme gelebilir, bunların yaşanabileceğini gösteren tipik bir örnek.ÖNEMLİ OLAN GİDİŞATI GÖRÜP ONA GÖRE DAVRANMAKTIR!YSK Başkanı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan için görüş bildirmezken Ekrem İmamoğlu için "İki adaydan biri seçim takvimi açıklandıktan sonra ceza alırsa, seçim kazansa bile mazbatası verilmez" sözlerine Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu "YSK Başkanı, İmamoğlu'nun aday olacağını nereden duydu da görüş beyan ediyor" dedi. Hukukçular "Bu ihsası rey sayılır" diyorlar, YSK'ya itiraz edilemediği için istediği gibi siyasi görüş bildirmesi devam ederse ne olacakBen kendi kanaatimi söyleyebilirim ama bu kanaat gerçekleşmesini arzu ettiğim bir kanaat değil. Genelde Türkiye'de bir şey gerçekleştikten sonra insanların yorum yapmasına alıştık, önemli olan hepimizin şu andaki gidişatı görüp neler olabileceği konusunda bazı şeyleri paylaşmak gerektiğidir. Mahkeme başkanının görev yeri değiştirilerek daha sonra yapılan duruşmalarda ceza alan bir büyükşehir belediye başkanı var. Bu iş burada kalır mı, İnşallah kalır. Üst mahkeme istinafta ya da Yargıtay'da bu karar bozulur, dolayısıyla benim burada kararın bozulmasını arzu etmem bir tarafa şunu da görmemiz lazım ki önümüzdeki süreçte bu kararın istinafta ya da Yargıtay'da hızlı bir şekilde tamamlanıp Ekrem Beyi siyasi yasaklı hale getirebileceğini daha yüksek bir olasılık olarak görüyorum. Asla ülkemize, demokrasiye yakışır bulmuyorum ama geçmişte yaşananlar ve şu an geldiğimiz süreç bunların olabileceği yönündedir.HALKIN İRADESİNE ENGEL OLMAYA ÇALIŞTIĞINIZDA SONUCU BELLİDİR!Kararın yine kısa sürede ama "alt mahkeme kararı bozularak" verilmesi ve -bugün sorun yok gibi görünse de- Ekrem İmamoğlu'nun daha etkili bir cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkması, CHP içinde veya Millet İttifakı'nda sorun yaratması amaçlanmış olamaz mı CHP ve İYİ Parti arasında bu konuda karşılıklı "iç işlerine müdahale" açıklamaları şu anda var.Bu da olabilir ama ben şunu hatırlatmak isterim, Ekrem İmamoğlu meselesi, şu anda karar kesinleşirse ve görevden el çektirilirse İstanbulluya, İstanbul'un iradesine çok büyük bir saygısızlık ve haksızlık olur. Seçim İstanbul'da tekrarlandığında da Türkiye'de ilk mesajı atan insanlardan biri olarak söylüyorum, Tayyip Bey kendi eliyle bir siyasi kahraman yaratıyor, o da çok iyi bilir ki halkın iradesine bu şekilde engel olmaya çalıştığınızda bunun sonucu bellidir, aslında Tayyip Beyin siyasi geçmişi olayın nasıl sonuçlanacağını bize söylüyor. Niçin böyle bir yol izlendi, şunu biliyoruz ki İstanbul seçmenin neredeyse yüzde 20'sini aşan bir kitleyi elinde bulunduran bir şehir, manen ve maddeten İstanbul'da Büyükşehir'i elinde tutan bir iktidar seçimde avantajlıdır, İstanbul seçimi etkileyecek bir şehirdir. Böyle şehirde Büyükşehir belediye başkanının başka bir partinin elinde olarak seçime girilmesini istemeyen bir irade olduğunu, İstanbul belediye başkanlığı muhalefetin elinden alınmaya çalışıldığını görmek lazım.Bunun tam tersi olabilir mi, ittifakta bir kaos amaçlanmış olabilir mi, olabilir. Tabii ki bir partinin başka bir partinin iç işlerine karışmaması lazım, şu anda Gelecek Partisi olarak Mansur Bey veya Ekrem Bey'le ilgili değerlendirmeyi Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yapacak ama şöyle bir tablomuz yok mu; örneğin Gelecek Partisi'nin Teşkilat Başkanı olarak ben de "Bu masada başbakanlık yapmış bir lider var, ben de kendi genel başkanımın aday olmasını isterim" diyorum ama 6 liderin birbirine vermiş olduğu bir söz var; cumhurbaşkanı adayı bu masada ortak olarak belirlenecek, hal böyleyken bizim burada isim belirtmeden şunu söyleme hakkımız olduğunu düşünüyorum, ülkenin yaşamış olduğu bu büyük hukuk garabeti, büyük yolsuzluk ekonomisi içerisinde bu seçim köprüden önceki son çıkıştır, burada bizim "pardon" deme şansımız yoktur, ilk turda en yüksek oyu alabilecek adayla seçime girmemiz gerekir. Sadece bu seçime değil, hem cumhurbaşkanlığında en yüksek oyu alacağız, hem parlamentoda mutlaka 300'ün üzerinde -ki 360'ı geçmesi en büyük hedefimiz- bir parlamento aritmetiğiyle bu işi sonuçlandırmamız lazım ki bu ülkeyi tekrar demokrasiye, parlamenter sisteme, hukuk devleti ilkelerine geri dönüştürebilelim. Dolayısıyla, ben de bunu söylüyorum; "en yüksek oyu alabilecek, toplumun her kesimini kucaklayabilecek, kutuplaşmanın bir parçası olmayacak bir adayla yeni bir dönemi başlatalım" demek bir istektir, bu isim belirtmek anlamına gelmez, biz şu anda Gelecek Partisi'nde Sayın Genel Başkanın talimatıyla isim konusunu parti içinde konuşuyoruz ama çıkıp medyada isim belirtmiyoruz.TAYYİP ERDOĞAN YENİLGİYİ KABUL ETMEZ"İstanbul seçimi etkileyecek bir şehirdir, Tayyip Bey İstanbul kendisinin elindeyken seçime girmek istedi" dediniz, Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olsa da İstanbul AKP'ye geçmiş olmayacak mı, böyle bir operasyona gerek var mıydıİstanbul, Tayyip Erdoğan'ın çok ayrı bir yerde değerlendirdiği bir il olmuştur, hangi makamda olursa olsun o İstanbul'un yönetimini kendi elinde tutmak ister. Ekrem Bey'le ilgili planının birinci kısmı bu ama genel olarak Türkiye'ye verilen mesaj, bütün muhalif kesime, bütün topluma verilen mesaj da "Ben 2 defa seçim kazanmış bir belediye başkanını bile görevden alıyorum" mesajıdır, güç gösterisi ve korku iklimi yaratmaktır ve aynı zamanda Ekrem İmamoğlu'yla bir hesabı kapatmış oluyor. Tayyip Beyle siyaset yapanlar iyi bilir, hiçbir şeyi şansa bırakmaz ve yenilgiyi de kabul etmez. Burada kendi kitlesine "2 defa seçim kaybettirmiş bir kişiyi görevden aldığını" göstermiş oluyor. Onda bir kin ve nefret varsa veya zihninde onu cezalandırmak gibi bir şey varsa onun da hesabını görmüş oluyor.Davutoğlu "Bir kişi aday olacaksa ve parti mensubiyeti varsa bunu parti lideri açıklamalı" dedi. Sayın Kılıçdaroğlu da "Çoklu aday da tartışılabilir ama doğal olanı 6'lı Masa'dan birinin belirlenmesi ve 6 liderin bunu ifade etmesidir, bana söylenirse aday olurum" dedi. Birçok kişi Sayın İmamoğlu'nun kendisinin bir kez daha "Ben aday değilim" demesinin doğru olacağını söylüyor, siz ne düşünüyorsunuzBiliyorsunuz şu anda Ankara ve İstanbul belediyeleri Millet İttifakı ile kazanılmış belediyeler, her ne kadar Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkanları da olsa bugün İYİ Parti'nin de, destek olan diğer partilerin de bu seçilmiş belediye başkanları konusunda elbette çabaları olmuştur ama en görünen çabanın Meral Hanım'a ait olduğunu, yani Millet İttifakı'nın önemli partneri olan İYİ Parti'nin gerek Mansur Bey'in, gerek Ekrem Bey'in seçilmesinde etkisini kimse tartışamaz, dolayısıyla bu konuda söz söyleyecek kişiler zaten belli ve onlar da konuşuyorlar. Adayın masadan belirlenmesini bizler de arzu ederiz ama şunu da hatırlatmak isterim, birkaç ay önce Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendisi de diğer genel başkanlar da bizler de hep; "Bu masadan olabilmesini elbette arzu ederiz ama eğer ortak bir aday olacaksa bu aday dışardan da belirlenebilir" dedik. Dolayısıyla, burada şu anda bütün siyasi partiler kendi içlerinde bu konuyu değerlendiriyor. Daha önce bahsi geçen iki belediye başkanının Kemal Bey'e destek mesajlarını biliyoruz, tekrar çıkıp aday olmayacağını söylemesi gerekir deniyorsa şunu düşünmek lazım; Türkiye kamuoyu ve 6'lı Masa ortaya hangi isimlerin geleceğini, nelerin tartışılacağını bilmiyor, CHP kendi içinde bir karar aldı mı, yani "Büyükşehir belediye başkanları asla bu süreçte cumhurbaşkanı adayı olamaz" şeklinde bir karar var mı, bunu bilemiyorum ama sonuç itibarıyla bu CHP'nin bir iç meselesidir.KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER ARALARINDA KONUŞMALIBu tür tartışmalarla 6'lı Masa'ya verilecek zarar Türk demokrasisine verilecek zarardır, ben burada Meral Hanım'ın iki belediye başkanı hakkında söz söylemesi durumunun Millet İttifakı'nın önemli bir partneri olması dolayısıyla olduğunu ve bunun doğal olduğunu düşünüyorum. Meral Hanım daha önce "Masaya bu iki belediye başkanının ismi gelirse bizim itirazımız olmaz" dedi. Onun yaptığı açıklama masaya yapılmış bir açıklama olarak da değerlendirilebilir. Ama bu iki liderin -Kılıçdaroğlu ve Akşener- son günlerde aralarındaki hukuk bu meseleyi birlikte konuşmalarını gerekli kılar. 6'lı Masa'da bahsi geçen isimleri çok konuştuğumuzda sanki onların dışında kimse aday olamayacak, ismi masaya getirilemeyecek gibi anlaşıldığında bu diğer 4 lidere de büyük haksızlık olur diye düşünüyorum.18 NİSAN'DAN SONRA YAPILACAK BİR SEÇİME MECLİS'İN ONAY VERMESİNİ KİMSE BEKLEMESİN!Cumhur İttifakı'nın erken seçimi Nisan sonunda düşündüğü söylendi, sizce 6'lı Masa buna razı olacak mı Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu var ve bu kanunda 60 günlük bir süre var. Yani, şu anda hiçbir değişiklik olmazsa 2023'ün 18 Haziran'ında seçim yapılacak. Seçim takvimini 60 gün önce başlattığınızda ve 18 Nisan'a geldiğinizde, 18 Nisan'la 18 Haziran arası mevcut kanunlarımıza göre seçimin öne alınması söz konusu olmaz. Yani, bu zaman diliminde yapılacak bir seçim zaten yasal olarak erken seçim olarak kabul edilemez, dolayısıyla bir erken seçim söz konusu olacaksa 18 Nisan'dan önce yapılması gerekir ki bu seçim erkene alınmıştır diye kabul edilsin. Bizim de kanaatimiz bu yöndedir, eğer seçime 10 gün, 20 gün, bir ay kala "Ben seçimi erkene