Ekrem Bey, Kemal Kılıçdaroğluna Değişim sizin liderliğinizde olmalı dedi

Belediye başkanları toplantısının olumlu geçtiğini belirten Erdem, "Birileri CHP'de fay hattı yaratmak istiyor bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ekrem Bey de "Sayın Genel Başkanım, bir değişim olacaksa sizin liderliğinizde olması gerekiyor" dedi. 207 belediye başkanı ve MYK üyelerinin tanıklığında yaptı bu konuşmayı, çok yapıcıydı" dedi.
caption id"attachment_7752098" align"alignnone" width"1200" Aynı zamanda yazar olan Eren Erdem Haziran 2015 ve Kasım 2015 genel seçimlerinde CHP Milletvekili olarak Meclis'e girmiş, 14 Mayıs genel seçiminde tekrar milletvekili seçilmiştir. Gayya Karanlığından Kur'an Aydınlığı'na, İslam ve Kapitalizm, Riya Tabirleri, Nurjuvazi'nin arasında olduğu birçok kitabın yazarıdır.caption

Farkında mısınız, seçimden bu yana hatta seçim akşamından başlamak üzere iktidara ait tüm medyada ana muhalefet Partisi CHP hakkında giderek saldırıya dönüşen, bazı kanallarda milletvekilleriyle açıkça alay edilip sunucunun ve katılımcıların kahkahalarla güldüğü bir kampanya yürütülmekte. Bugüne kadar hiçbir seçimde görülmemiş olayların yaşandığı 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri yine kolayca örtülüverdi, enflasyon ve zamlar, vergiler unutturuldu ve bunlar yetmezmiş gibi bir üste çıkma, bir tepeden bakma ve bazen de "iyi niyetli eleştiri" havasında toplu yıpratma söz konusu. Eleştiri elbette yapılır, yapılmalıdır ama eleştiri ile hakaret, eleştiri ile yerden yere vurma, oy kaybettirmeye çalışma arasında da fark vardır. CHP'nin belediye başkanlarıyla toplantı yaptığı Cumartesi günü bazı konuları aydınlatmayı düşünerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın isimlerden biriyle; Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve CHP MYK Üyesi Sayın Eren Erdem'le konuştum. Toplantıdan çıkarak sorularımı cevapladığı için Sayın Erdem'e teşekkür ediyorum.


GENEL MERKEZ 'ZOOM'LU TOPLANTIYA CEVAP VERMEDİ, BU TUTUMU SÜRDÜRÜYORUZ!


? Cumhurbaşkanı Erdoğan "Biz genel seçimler biter bitmez yerel seçimlerin hazırlığına başladık, bizim CHP gibi bir derdimiz yok, hedefe kilitlendik, teşkilatımız çalışıyor" dedi, medyada da aleyhinizde yoğun faaliyet varken CHP içindeki bitmeyen değişim tartışmaları, 'zoom'la yapılan toplantıdan sonra artan iç çekişmeler sonucu etkilemeyecek mi


Dikkat ederseniz söz ettiğiniz gerilimde Genel Merkez herhangi bir yöneticisi taraf değil, yani biz çıkıp cevap vermiyoruz ve ısrarlı bir şekilde bunu sürdürüyoruz. Biz o toplantının içeriğine hiç girmedik ama bir şeyleri hatırlatmamız gerekirse çok nazik bir üslupla hatırlatırız.


HALK TV'NİN DE MAKSATLI YAYIN YAPTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM


? Kemal Kılıçdaroğlu "Bu toplantı etik değil, tekrarlanırsa gereğini yaparım" dedi, Ekrem İmamoğlu ise "etik dışı sayılamaz" demiş.


Şöyle, biz o polemiğin parçası değiliz, tabiri caizse bir fırtına kopartılıyor, çok temellendirebileceğimiz bir fırtına değil bu. Nedir; CHP seçim kaybetti, hadi Kemal Kılıçdaroğlu görevden uzaklaşsın. Yani bunu çok politik bir değerlendirme olarak görmüyoruz zaten. Mesele şudur, seçimlerin sonuçları ve süreçleri vardır, biz sürecin değerlendirilmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyoruz ve bir an önce partinin yerel seçim psikolojisine kanalize olması gerekiyor. Zaten belediye başkanlarıyla toplanmamızın amacı bu. Ama şunu çok net ifade edebilirim; medyada gerçekten bir saldırı kampanyası devam ediyor, Halk TV'nin de maksatlı yayın yaptığını düşünüyorum. Son derece maksatlı bir dille adeta CHP tabanını ve kamuoyunu demoralize etmeyi amaçlıyormuşçasına bir yayıncılık çizgisi yürütüyor Halk TV. Diğer kanallar nispeten daha objektif ama burada psikolojik bir durum söz konusu, insanların demoralize edilmeye çalışıldığı bir süreçle karşı karşıyayız, yoksa CHP bütün atması gereken adımları atıyor zaten. Sayın Genel Başkan kongreyi başlattı, kongre başlatmak bir sürecin ortaya çıkması anlamına gelir ve kongrelerde il başkanları "sandık koyulması" konusunda uyarıldı, her yere sandıklar koyuluyor ve CHP kendi içinde muhasebesini gerçekleştiriyor ama bir anda böyle CHP'de bir infial, bir kaos varmış gibi bir duygunun oluşmasını sağlamak doğru bir şey değil. Parti Meclisi toplantısında da gündem zaten belli; hangi il ve ilçe başkanının hangi gerekçeyle görevden alındığı" yönünde bilgilendirmeler yapılacak, bu bilgilendirmeler doğrultusunda arkadaşlar oylarını kullanacaklar ve toplantı gerçekleşecek.


KILIÇDAROĞLU'NUN ÇEKİLME KARARINI BİR KİŞİ, ÜÇ, BEŞ KİŞİ VERMEZ, BÜYÜK KURULTAY VERİR!


? Ama parti içi muhalefetin Parti Meclisi toplantısını istemesinin sebebi zaten Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlıktan çekilmesini sağlamak değil mi


Bu da tartışılır ama onun yeri kurultaydır. Parti Meclisi'nde de birileri "Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun kalmasını istemiyorum" diyebilir, bu çok doğal. Biz orada kalkıp böyle bir tartışmanın öznesi olmayız, bunun kararını bir milletvekili ya da bir Parti Meclisi üyesi vermez, büyük kurultay verir. Büyük kurultay toplanacak zaten, büyük kurultay böyle bir kanaate sahip olmuşsa "Biz Sayın Kılıçdaroğlu'nu genel başkan yapmayı uygun bulmuyoruz" der, başka birini yapar. Yani, bunun kararını bir kişi, üç kişi, beş kişi veremez ama arkadaşlarımızın kendi fikirlerini, düşüncelerini söyleme hakkı var tabii, Parti Meclisi'nde de söylemeleri beklenir ama söylendi diye bir gerilim çıkacağı duygusuna kapılmak doğru olmaz. Tam tersine, herkes düşüncesini açıklar, günün sonunda da partinin kültürüne ve terbiyesine uygun şekilde hep beraber görüntümüzü veririz ve bu tartışmalar parti içerisinde kalmaya devam eder. Nereye kadar, kurultaya kadar. Kurultayda son sözü partinin tabanı söyleyecek, ondan sonra da bu meseleler tamamen kapanacak ve parti yerel seçim gündemiyle sahaya inip çalışacak.


KURULTAYIN GENEL DENKLEMİ İL BAŞKANLIKLARI SEÇİMİNDE ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLAR!


? CHP Kurultayı kasımda değil mi, bu değişim talepleri ve genel başkanlık yarışı kasıma kadar devam ederse geç kalmış olmayacak mısınız


Şöyle, zaten kurultayın genel denklemi illerde belli oluyor. İl başkanlıkları seçimi daha erken, orada yavaş yavaş belirginleşmeye başlıyor, il kongrelerinde bir irade ortaya çıkıyor ve o irade kendisini ortaya koymaya ve görünür hale gelmeye başlıyor. Dediğim gibi bizim ısrarlı tutumumuz şu olacak; biz herhangi bir şekilde böyle bir tartışma ve polemiğin tarafında değiliz, biz partinin tüzel kişiliğini temsil eden kişiler olarak parti kurullarının ve parti kurallarının uygun gördüğü süreçlerin içerisinde ilerlenmesi gerektiği kanaatindeyiz. Dolayısıyla, bu tartışmayı gündemde tutmak yerine yerel yönetimleri kazanma stratejisi doğrultusunda çalışmalara odaklanacağız, biz bu işe girmeyeceğiz artık. Birileri yapabilir bunu, o da parti kuralları içerisinde yapılırsa problem yok ama kurallara aykırı yapılırsa, o da bizim dışımızda zaten, partinin organlarında değerlendirilir.


BİRİLERİ CHP'DE GERİLİM, FAY HATTI YARATMAK İSTİYOR, BU TUZAĞA DÜŞMEYECEĞİZ!


? İktidara ait televizyon kanallarında "CHP'de kavga" hatta "CHP'de iç savaş" olarak beyin yıkama yapıldığını izliyor musunuz


Kimin iç savaşı, kim kavga ediyor, savaşıyor anlamıyorum ki. Belediye başkanları toplantısında Ekrem Bey de var, Kemal Bey de var, herkes birlikte oturuyor, konuşuyor, kim savaşıyor Genel Başkan da, Ekrem Bey de pür dikkat konuşmacıları dinliyor, belediye başkanları çıkıyor, bölgelerindeki sorunları anlatıyor. Kamuoyunda birilerinin yaratmak istediği algıya hiç kimsenin aldanmaması lazım, Ekrem İmamoğlu bizim belediye başkanımızdır, son derece saygın bir isimdir, çalışmalarını son derece olumlu buluyoruz, değerli buluyoruz, Ekrem İmamoğlu'nun elbette "değişim" eksenli konuşma hakkı da vardır ama parti terbiyesine uygun davranır, bizim kültürümüze uygun davranır. Birileri bunu köpürtmek istiyor, birileri burada bir gerilim, fay hattı yaratmak istiyor, ne Ekrem İmamoğlu, ne Genel Başkanımız, ne de partinin saygın yöneticilerinin hiçbirisi bu tuzağa düşmez, düşmeyecektir. Dolayısıyla, biz bu konuda çok hassasız, kamuoyunda yaratılmak istenen algının yerel seçimlerde iktidarın sonuç alması adına planlı olarak yürütüldüğü kanaatindeyiz. Ne Ekrem Başkan bu işin parçasıdır, ne de Genel Merkez'dir. Herkes işinde gücündedir, hiç kimse bu işin bir parçası değildir. Düzgün bir şekilde, partinin terbiyesine, hukukumuz uygun bir şekilde süreçler ilerliyor, başkanlar gayet güzel konuşuyor, burada bir sorun yok, sorun varmış gibi göstermek, aslına bakarsanız ciddi bir yarılma varmış duygusu yaratmak istiyorlar, bu gerçekçi değil.


(Bu konuşmadan sonra Pazar günü PM toplantısı öncesi Sayın Erdem'le tekrar konuştum ve ona belediye başkanları toplantısındaki konuşmaları sordum.)


EKREM BEY KILIÇDAROĞLU'NA "DEĞİŞİMİN SİZİN LİDERLİĞİNİZDE OLMASI GEREKİYOR" DEDİ!


? Sayın Erdem, dünkü konuşmamızda bana Ekrem İmamoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında bir gerginlik olmadığını, partide bir çekişme havası olmadığını anlatmıştınız, ertesi gün oradaki sert tartışmalar yazıldı, Kılıçdaroğlu'na "çekilmelisiniz" demişler, daha sonra mı oldu bunlar


Artık hayret ediyorum, bunları medyaya aktaranlar nereden üretiyorlar, örneğin Çanakkale Bayramiç Belediye Başkanı söyledi Kemal Bey'e "çekilin" dedi. Zaten bizim belediye başkanları toplantımızda Kemal Beye "çekilin" deme kontenjanı vardır, yüzde 3 bunu söyler. Kemal Bey geldiğinden beri olan bir şey, bu bir kontenjan zaten. Çanakkale'de, orada burada muhalif 3-4 belediye başkanı çıkıp Kemal Beye "Çekilmelisiniz" der, bunlar Ekrem Beyci filan da değiller. Ayrıca Ekrem Bey de konuşmasında "Sayın Genel Başkanım, bir değişim olacaksa sizin liderliğinizde olması gerekiyor" şeklinde bir ifade kullandı, aynen oradadır. İki yüz yedi belediye başkanı ve MYK üyelerinin tanıklığında yaptı bu konuşmayı. "Ben değişimi sizinle konuşarak yapmak taraftarıyım" dedi, çok yapıcı bir konuşma yaptı. Ama basına şöyle yansıdı "Genel başkanlıktan çekilmezseniz ben yerelde yokum", öyle bir cümle yok.


? Yani, Kılıçdaroğlu çekilmezse İmamoğlu seçimde İBB başkan adayı olacak mı


Hiç böyle bir konu gündeme gelmedi ki. Bakın "Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyım, büyük şehirleri kazanmamız gerekir, vs", burada hiç kimse çıkıp da "Ben aday olacağım ya da olmayacağım" demez.


"GİTMENİZ LAZIM" GİBİ BİR KONU GEÇMEDİ!


? Ama yönetime bunu bildirebilir değil mi


Onun zamanı değil ki daha, böyle bir tartışma hiç olmadı ki. O konsept içerisinde bunlar konuşulmaz zaten. Orada Ekrem Bey çıktı, "Sayın Genel Başkanım" dedi, "Size karşı bugüne kadar ben hiçbir nezaketsizlik yapmadım, 22 Haziran'dan beri televizyonlara konuşmuyorum, etik dışı bir konuşma ben yapmam. Yüksek bir nezaketle sizinle 3 defa konuşma yaptık, bir değişim olacaksa bu sizinle beraber olmalı" dedi. "Bu konuyu bizim yükseltmemiz lazım, toplumun enerjisini yüksek tutmamız lazım" dedi, bu eksende kaldı yani. "Gitmeniz lazım" gibi bir konu geçmedi.


DUYGUSAL BİR KOPUŞ VARSA ONARABİLMENİN YOLU OMUZ OMUZA DURABİLMEKTİR


? Eren Bey, siyaset bilimciler dahil büyük bir çoğunluk CHP'nin değişimi de, bu süreci de çok iyi yönetmesi, hiç sorun çıkmaması gerektiği görüşünde. CHP Grup Başkanı Özgür Özel "Duygusal kopuş yaşanıyor, seçmene hesap vermeliyiz" dedi.


Partinin tartışmalarla yıpranmasına müsaade etmeyiz, kimse merak etmesin. Partinin Genel Başkanı ve MYK üyeleri, biz bugüne kadar herhangi bir parti yöneticimizin aleyhinde ya da onun duygularını tahkir eden tek bir ifade kullanmadık. Çok hassas bir süreç yönetiyoruz, hepimiz bu hassasiyeti taşımak durumundayız. Bugün gerçekten büyük bir hayal kırıklığı var mı, var, doğru ama siyasetin görevi aynı zamanda bu tür hayal kırıklıklarını onarabilme meziyetini doğru zamanda ve doğru koşullarda kullanabilmektir. Böyle bir duygusal kopuş varsa, bunun önüne geçmenin yolu sağlıklı bir şekilde süreci değerlendirmek ki bu yapılıyor, bütün kurullarımızda bu tartışılıyor ve aynı zamanda da hep beraber omuz omuza durabilmektir. Bizim hassasiyet noktamız bu, ben Kemal Bey'in yanında olan biri olarak hassasiyet noktamızı bu şekilde ifade ediyorum. Bugün değişim tartışması yapan arkadaşlarımız da dahil hepimizin topyekun omuz omuza bu süreci taşımamız gerekir. Değişim tartışmalarının, partinin doğal tartışmaları haline dönüşmesinin yolu budur zaten. Parti kurullarında, Genel Başkan'la, herkesle birlikte "Bu partiyi nasıl iyileştirebiliriz, önümüzdeki yerel seçimi nasıl kazanabiliriz" tartışmasına dönüştürmemiz halinde toplumun umutlarını yeniden yeşertebilme imkanı kazanabiliriz, aksi takdirde işimiz zorlaşır.


CHP GENEL MERKEZİ'NDE, ANKARA'DA BİR CEPHELER SAVAŞI VEYA İÇ ÇATIŞMA YOK, İKTİDARA SEÇİMDE SONUÇ ALDIRMAK İÇİN BÖYLE YANSITMAK İSTEYEN ÇEVRELER VAR!


? Şu anda muhalefette bir kargaşa olduğunu seçmen görüyor, siz de görüyorsunuz herhalde, her şey sütliman denemez değil mi


Tabii ki ama ben şunu ifade ediyorum; toplumun içine sürüklendiği algıya yol açan nedenlerle, bizim şu anki durumumuz örtüşmüyor. Biz meseleye böyle bakmıyoruz, biz şu anda parti içerisinde bir çatışma, bir cepheler savaşı görmüyoruz, böyle olmasını doğru bulmuyoruz, onaylamıyoruz. Bizim siyaset hattımızda Ankara'da, CHP Genel Merkezi'nde bir cepheler savaşı veya iç çatışma filan yok, bunu böyle yansıtmak isteyen çevreler var. Bu çevrelerin gayesinin de yaklaşmakta olan yerel seçimlerde iktidara sonuç aldırmak olduğu kanaatindeyiz. Yanlış anlaşılmasın, CHP'ye yönelik eleştirileri kast etmiyorum, sadece CHP içerisinde cepheleşme ve çatışma olduğu imajına yönelik algı yöneten çevreleri kast ediyorum. Yoksa CHP'ye yönelik eleştiriler başımızın üstünedir, tartışırız, konuşuruz, o eleştiriler doğrultusunda kendimizi yenileriz ama bizim böyle bir çatışmamız yoktur, ismi geçen arkadaşlar bizim arkadaşlarımızdır, biz burada sadece "siyaset yapma şekli, açısından bir olayın etik olup olmamasını" partinin kurulları, kuralları açısından tartışırız ve zaman zaman Sayın Genel Başkanımız "Bu etiktir, bu etik değildir" gibi hatırlatmalar yapmaya yetkilidir zaten. Bunu yapma sebebi birilerini tahkir etmek değildir, partinin kurumsal kimliğini korumaktır. Gündemimizde polemik yok, kim ne söylerse söylesin cevap vermeyeceğiz, cevabı verecek olan kurultaydır.


BİR SİYASİ PARTİYE GÜVENİ YOK EDERSENİZ O SİYASİ PARTİNİN GİRDİĞİ SEÇİMDEN SONUÇ ALMA ŞANSI KALMAZ!


? Bir çatışma, cepheler savaşı yok derken parti içindeki klikleri mi kast ediyorsunuz


Hayır, ben dışsal etkenleri kast ediyorum, özellikle de medyanın bir kısmını. Benim alanımda olduğu için söylüyorum, medyanın bir kısmı böyle bir durum varmış imajı yaratma, CHP'ye güveni yok etme çabasında. Bir siyasi parti için güveni yok ederseniz, o güven bittiğinde o siyasi partinin girdiği bir seçimden sonuç alma şansı kalmaz. Dolayısıyla, bu çok riskli, tehlikeli bir tartışma modelidir.


ZOOMLU TOPLANTIDA YOKTUM Kİ NASIL SIZDIRACAĞIM, BU KOMİK İDDİALAR GERÇEKÇİ DEĞİL!


? Zoom'lu toplantıda Ekrem İmamoğlu'na "ihanet ediyor" algısı yaratmak için videoyu sizin sızdırdığınız söylentileri partinin içinden de- duyuldu, böyle bir şey var mı


Yok böyle bir şey. Ben açık ortamlarda, sosyal medyada bunu ifade eden kişilere dava açtım, müddei iddiasını ispatla mesuldür, bu tür gülünç, saçma sapan iddialar gerçekçi değildir. Keza, şöyle bir gerçek var, ben o toplantıya katılmadım ki, nasıl sızdıracağım O toplantıya katılmış olmam, orayı kayıt etmiş olmam gerekir ki böyle bir şey yapabileyim. Ben yokum ki o toplantıda. Buna benzer toplantılarda da yokum, dolayısıyla bu gülünç bir şey. Bir de şöyle bir durum var, benim bulunduğum pozisyon itibarıyla olması gerekenden fazla hedef gösterildiğim gerçeği de açık. Çok fazla hedef gösterilme durumu yaşıyorum, bu biraz medyada olmam, Parti'nin iletişimini yapmam nedeniyle de oluyor, işi kişisel husumete çeviren medya organları da oluşmuş gibi görünüyor anladığım kadarıyla. Bu iddia komik bir iddiadır.


KILIÇDAROĞLU 6'LI MASA'NIN VERDİĞİ YETKİYİ AŞAN BİR NOKTADA OLMAMIŞTIR!


? İYİ Parti de Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ arasındaki gizli protokole tepki gösterdi, "Biz yerel seçimde kendi adayımızı çıkaracağız" açıklamaları da yaptılar, nasıl barışacaklar ve böyle giderse sonuç olumsuz etkilenmeyecek mi


Şöyle, Sayın Akşener'in 28 Mayıs'a giderken o ara dönemde yaptığı bir açıklama var, "Biz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na görüşmeleri yapma ve bu görüşmelerde müzakereler gerçekleştirme ve çeşitli şekillerde taahhüt verme gibi konularda ifadeyi tümüyle hatırlamıyorum ama- tam yetki verdik" demişti. Sayın Genel Başkanımız katıldığı bir programda "Toplumca tartışılan herhangi bir evrakın içeriğini" doğrulamadı, sadece bir protokolün olduğunu söyledi ve bu protokolün içeriğine asla giremeyeceğini ifade etti, doğrusu da budur zaten. İki siyasi lider arasında yapılan kapalı görüşmeler ekseriyetle kamuya mal edilmez ve basına yansıtılmaz, bu hassasiyeti ortaya koydu, dolayısıyla bu bir "doğrulama" ya da "yalanlama" değildir. Genel Başkanımızın o süreçte yürüttüğü hiçbir tutum, diyalog ve müzakere 6'lı Masa'nın kendisine verdiği yetkiyi aşan bir noktada olmamıştır.


KILIÇDAROĞLU-ÜMİT ÖZDAĞ GÖRÜŞMESİ İKİ KİŞİ ARASINDADIR


? Ama onlar İYİ Parti'den "Bizden habersiz yapıldı" diye açıklamalar yaptılar. Ayrıca Ümit Özdağ "iki kişi arasında" demiyor, 3 bakanlık ve MİT Başkanlığı vaat edildi diye açıklıyor ve bu hafta devam edeceğini biliyorum.


Bu iki kişi arasında bir siyasi diyalogdur ve bu bağlamda tabii ki siyasi çevreler bu tartışmaya dahil olabilirler ve düşüncelerini açıklayabilirler. Biz İyi Partili siyasetçilerin yaptığı açıklamalarla bir polemik içerisine girip bu gündemin çok daha yaygın tartışılmasını kendi adımıza uygun bulmayız. Önümüzdeki seçimlerde de hattımız ve çizgimiz elbette İyi Partili dostlarımızla yeniden yerel yönetimleri kazanmak ve Türkiye'yi demokratikleştirmek için ittifak kurma eğilimimiz olacaktır, bu eğilimi koruyacağız ve bu eğilim 2 siyasi parti arasındaki tartışma veya polemikten çok daha büyüktür, çünkü Türkiye'nin bugünkü yerel yönetimleri koruması ve yeni büyük şehirleri kazanarak çok daha güçlü bir şekilde seçimden çıkması gerekir.


ÜMİT ÖZDAĞ GÖRÜŞMESİ KONUSUNDA KEMAL BEY BİR DEVLET ADAMI HASSASİYETİYLE DAVRANDI!


? Ümit Özdağ 3 bakanlık ve MİT başkanlığı vaat edildiğini söyledikten sonra bunu gizleyebilmek mümkün mü Kemal Kılıçdaroğlu da zaten "Ben bunları teklif etmedim" demiyor.


Sayın Genel Başkanımızın bu konudaki açıklamasının üstüne benim söyleyebileceğim ekstra bir cümlenin olması söz konusu değildir. Buradaki mesele, iki seçim arasında Sayın Genel Başkan'ın ciddi bir mekik diplomasisiyle Türkiye'nin geniş muhalefet sathını bir arada tutabilmede "seçim kazanabilme" adına yürüttüğü ikili diyalogların içeriğine dair iddialardır. Bu iddiaları "doğru" veya "yalan" diye benim izah etmem ne benim siyasi ahlakım açısından uygun olur, ne de bu tartışmanın sonlanması veya sürdürülmesi açısından sağlıklı olur. Kemal Bey bir devlet adamı hassasiyetiyle yürüttüğü bir ikili diyalogun içeriğine dair bir açıklama yapmayacağını çok açık bir dille ifade etmiştir, bu bir doğrulama ya da yalanlama değildir, o konuya girmeme konusunda bir niyet ve düşünce beyanıdır. Biz siyaseten ayrışılan noktaları kaşıyarak yerel seçime gitmek yerine uzlaşılan noktaları büyüterek yerel seçimelere gitme, gerekirse 6'lı değil, 16'lı masa kurma eğilimi içerisindeyiz. Yani, bütün bu eğilimi bu kadar derin bir şekilde toplumla paylaşmışken bu tür polemikler üzerinden siyasi büyüklüğü ve hacmi ne olursa olsun- herhangi bir partiyi yarın masaya oturamaz hale gelebileceğimiz pasif tartışmaların öznesi haline getirme niyetimiz yoktur. Elbette saygın gazeteciler "neden böyle oldu" diye soracaklar, konuşacaklar ama bizim cephemizde mesele tam olarak böyledir.


CHP'DEKİ SİSTEMDE DELEGE YAPISINI LİDERİN KONTROL EDEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL!