Ayakkabı numarasını bildiğiniz terörist İstanbul'da nasıl eylem yapabiliyor

İçişleri Bakanı Soylu'nun "Teröristleri ayakkabı numarasına kadar biliyoruz" dediğini hatırlatan Sarızeybek, "40 yıldır teröristle mücadele edilen bir ülkede, İstanbul'un merkezinde terör eylemi yapılabilmesi büyük bir zafiyettir" dedi.İstanbul İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım Pazar günü yapılan bombalı terör saldırısında aralarında çocukların bulunduğu 6 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, 81 kişinin yaralanması zaten yüzü bir türlü gülmeyen ülkemizde büyük bir üzüntü yarattı. Bu üzüntünün yanında yeniden sivillere saldırıların yaşandığı dönemlere mi dönüyoruz endişesi topluma yayıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırının hemen arkasından bunun bir PKK eylemi olduğunu ve olayın arkasında ABD'nin bulunduğunu kesin ifadelerle söyledi. İstanbul İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım Pazar günü yapılan bombalı terör saldırısında aralarında çocukların bulunduğu 6 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, 81 kişinin yaralanması zaten yüzü bir türlü gülmeyen ülkemizde büyük bir üzüntü yarattı. Bu üzüntünün yanında yeniden sivillere saldırıların yaşandığı dönemlere mi dönüyoruz endişesi topluma yayıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırının hemen arkasından bunun bir PKK eylemi olduğunu ve olayın arkasında ABD'nin bulunduğunu kesin ifadelerle söyledi. Acaba devam eden terör eylemlerinin arkasındaki gerçekler nedir Geleceğimizi belirleyecek olan 2023 seçimlerine giderek yaklaştığımız günlerde gerçeğin su yüzüne çıkması tüm ülke adına büyük önem taşıyor. Bugün İstiklal Caddesi terör saldırısını; 10 yıl dağlarda PKK ile mücadele etmiş, askerlik hayatının 30 yılı terörle mücadeleyle geçmiş, sınır birliklerinde komutanlık yapmış ve benim uzun yıllar yaptığım televizyon programlarıma da birçok kez katılmış olan Emekli Albay Sayın Erdal Sarızeybek'le konuştum.Erdal Sarızeybek, Kara Harp Okulu'ndan 1976'da teğmen rütbesiyle mezun olmuş, 1978-1996 yılları arasında jandarma teşkilatının sınır, eğitim ve iç güvenlik birliklerinde komutanlık görevlerinde bulunmuştur. 1992 yılında atandığı Şemdinli Hudut Tabur Komutanlığı'nda TSK Birinci Derece Gümüş Liyakat Madalyası'nı alan Erdal Sarızeybek, Paris Askeri Ataşe Yardımcısı olarak diplomatik görevde bulunmuş, Van, Manisa ve Şanlıurfa Jandarma Komutanı görevlerinden sonra 2005'te atandığı Ankara Uzman Jandarma Öğrenci Alay Komutanlığı'nda, Albay rütbesinde kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştır. Terörle mücadele ve terörün siyasi boyutu üzerine yazdığı 14 kitabı bulunmaktadır.ÜLKE TEHDİTLERE AÇIK HALE DÜŞÜRÜLDÜ? Sayın Sarızeybek, çok uzun yıllar sınırlarda komutanlık yaptınız, PKK'dan FETÖ'ye kadar tüm terör örgütlerinin faaliyetlerini ve siyasi ilişkilerini anlattığınız çok sayıda kitabınız var ve son kitabınız "Kod 2023"te de geçmişten bugüne terör-siyaset ilişkilerini anlatıyorsunuz. İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırıyı yapan kadın teröristin Afrin sınırından kaçak olarak nasıl geçebildiğini düşünüyorsunuz, aynı kolaylıkla Yunanistan sınırından geçemiyorlar değil miHayatımın yarısında terörle mücadele etmiş bir emekli asker olarak gerçekten çok üzgünüm, çünkü 40 yıldır teröristle mücadele edilen bir ülkede eğer ki bir terörist hala İstanbul'un merkezi sayılan bir noktada terör eylemi yapabiliyorsa bu ülke yönetimi açısından büyük bir zafiyettir. Ancak benim üzülmem tabii yetmiyor, tehditlere açık hale düşürülen bir ülkede böylesi terör eylemleri kaçınılmazdır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Teröristleri ayakkabı numarasına kadar biliyoruz" dedi, orada bir cümle kamuoyunun dikkatinden kaçmış olabilir "Sınırımızın ötesinde ve sınırımızın içinde terörist sayısı 120'den aza düştü" diyor, bu ne demektir biliyor musunuz; "Fırat'ın doğusundakiler terörist değildir" demektir, çünkü biz biliyoruz ki Fırat'ın doğusunda belki 100 bine yakın terörist var ve şu an devlet kuruyorlar. Siz 100 bine yaklaşan terörist varlığını görmezden gelerek ve İçişleri Bakanı olarak kamuoyunun huzuruna çıkıp "sınırımızın ötesinde ve içinde 120'den az terörist var, biz bunları ayakkabı numarasına kadar biliyoruz" diyorsanız bir yandan Fırat'ın doğusundaki teröristleri terörist saymadığınız anlaşılıyor, öte yanda büyük bir zaaf içindesiniz çünkü ayakkabı numarasına kadar bildiğiniz teröristler nasıl oluyor da İstanbul'un merkezinde eylem yapabiliyor.İÇİŞLERİ BAKANI SÜREKLİ OLARAK TERÖR ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYORSayın İçişleri Bakanı seçim sürecinin yaklaştığı dönemde terör üzerinden siyaset yapıyor. Sürekli olarak halkın huzuruna çıkıyor, diyor ki; "Avanosları temizledik tekmil veriyorum, Tendürek'i temizledik tekmil veriyorum, hiç terörist kalmadı, terörist sayısı 10 oldu, 20 oldu." Burada güvenlik stratejisti olarak söyleyeceğim şu; teröristle mücadele parmak hesabıyla yapılmaz Sayın Bakanım, öncelikle bunu bilmeniz lazım. İkincisi sizin "terörist 50 kaldı, 100 kaldı" deme hakkınız yok, çünkü bu teröristler hudutta ve hudutta olan bir terörist istediği anda aynı gece Irak'a da çekilebilir, aynı gece Suriye'ye de çekilebilir, o zaman halkın huzuruna çıkıp ne diyeceksiniz Mesele terörle mücadele stratejisinde yatıyor ve ne yazık ki şu anda iktidarın terörle mücadele stratejisi yok, kurduğu sistemde de yok. Kurdukları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde terörle mücadele yapılanmasına bir bakın, inanılmaz bir şekilde iç güvenliği ve dış güvenliği ayırdılar, şu an bizim ülkemizde iç güvenlik İçişleri Bakanlığı'ndan soruluyor, dış güvenlik Milli Savunma Bakanlığı'ndan soruluyor. Peki, terörle mücadele bir milli güvenlik sorunu, kim sorumlu o zaman bundan; İçişleri Bakanlığı mı, Milli Savunma mı, bu belli değil, kimin koordine ettiği, kimin terörle mücadeleyi yönettiği de belli değil. Bu ne demektir biliyor musunuz, devlet güvenlik çarkı dönmüyor demektir. Bunu artık açık açık hem ülkeyi yönetenlere, hem de halkımıza anlatmamız gerekiyor.Hükümette de güvenlik stratejistleri yok mu, tehlikenin boyutunu anlatmıyorlar mıKurulan sistemde milli güvenlik tehdidini nerede görüşmeleri lazım; Milli Güvenlik Kurulu'nda. Şimdiki MGK'nın yapısında tehdidi belirleyen Erdoğan, tehdidi gündeme alan Erdoğan, MGK'da görüşen Erdoğan ve bu tehdide karşı ne yapılması gerektiğine karar veren de Erdoğan. Böyle bir sistem dünyada yok. Basit bir örnek vereyim; sığınmacılar büyük bir milli güvenlik sorunu değil mi, hangi uzmana söylerseniz söyleyin size bu açıklamayı yapacak, resmi rakamlara göre 3.6 milyon Suriyeli sığınmacının ülkemizdeki varlığı çok ciddi bir milli güvenlik sorunudur ama MGK'nın başındaki Sayın Erdoğan sığınmacıları bir milli güvenlik sorunu olarak görmüyor. MGK'nın gündemine de getirmiyor, buna karşı bir tedbiri milli güvenlik seviyesinde almıyor. Yöneten bunu tehdit olarak görmüyorsa devlet güvenlik bürokrasisi ne yapsın, nasıl önlem geliştirsin. Şu an Türkiye'de milli güvenlik çarkı dönmüyor, dönmediği için de Taksim'deki olay ne ilk olacaktır, ne de son.2002 YILINA GELİNCEYE KADAR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ÇÖKERTMİŞTİK!? Uzun süredir bu endişe zaten var, medyada seçime doğru terör olayları 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında olduğu gibi artacak mı soruları hep soruluyor, siz artacağını tahmin ediyor musunuzElbette, "Kod 2023-Son Tezgah" isimli kitabımda bunu açık açık anlatıyorum, eğer bir ülkede ülkeyi yönetenler terör üzerinden siyaset yapıyorsa, İstanbul gibi meydana gelen terör eylemlerinin manipüle edilmesi son derece kolaydır. Ailesini dahi feda etmek pahasına ömrünü teröristle mücadeleyle geçirmiş bir güvenlik strateji uzmanı olarak bunu neden bu kadar net söylediğimi açıklayayım; AKP hükümeti 2002 yılında iktidara geldiği zaman teröristler İran-Irak-Türkiye sınırlarının birleştiği Hakurk denilen bölgede sıkıştırılmıştı, sayılar da 2-3 bindi. Bakın, 2002 yılına gelinceye kadar verdiğimiz binlerce şehit pahasına terör örgütünü çökertmiştik, teröristler dağılma noktasına gelmişti.Aynı yıl AKP iktidar olduğunda devlet dünyanın en güçlü Özel Harekat birliklerine sahipti, çünkü bu özel harekat birlikleri masada yetişmemişti, dağlarda teröristlerle çatışa çatışa, hayatını feda ede ede, şehit ola ola yetişmişti ve dünyada böyle bir özel harekat birliği yoktu. Öte yanda, yine AKP iktidara geldiğinde bu PKK örgütünün bilinmeyen hiçbir şeyi yoktu. Örgütün başı İmralı'daydı, örgütün yönetici kadrosu yaklaşık 300 kişiydi, bu 300 kişinin 150'si Avrupa'da, 150'si Irak'ın kuzeyindeydi. 2002 yılında AKP iktidarı istemiş olsaydı, terörle mücadele etseydi -Hakurk'ta sıkışmış olan o 2-3 bin kişilik terörist varlığını dünyanın en güçlü terörle mücadele ekipleriyle bitirmesi son derece kolaydı- bugün biz terör belasından kurtulmuş olacaktık, İstanbul'da 6 canımız da gitmemiş olacaktı, bu kadar açık söylüyorum.TERÖR ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYORSA, O ÜLKEDE TERÖR DE BİTMEZ, TERÖRİST DE!Ama AKP ne yaptı, 2002 ile Pençe-Kilit Harekatı'nın yapıldığı yıl olan 2019 arasındaki 17 yılda Dağlıca kaç kez saldırıya uğradı kaç şehit verdik, Aktütün kaç kere saldırıya uğradı, kaç şehit verdik, Çukurca ilçe merkezi düşünün ilçe merkezi saldırıya uğradı 23 şehit verdik, o kadar karakol baskınına o kadar şehide rağmen bu AKP sınır ötesi harekat yaptırmadı. Güvenlik stratejisinde bu ne demektir biliyor musunuz; terör örgütünü korumak demektir ve suçtur. Eğer bir ülkede terör üzerinden siyaset yapılıyorsa, hele ki teröristle canı pahasına mücadele eden asker ve polisimizin üzerinden siyaset yapılıyorsa o ülkede terör de bitmez, terörist de."SINIR ÖTESİ HAREKAT YAPIYORSANIZ SİYASİ HEDEF VERMEK ZORUNDASINIZ"? Milli Savunma Bakanı Akar uzun süredir Irak'ın kuzeyine sınır ötesi harekattan bahsediyor, orada da şehit veriyoruz, şimdiye kadar terörist sayısının çok azalması gerekmez miydiAkar ne zamandan beri diyor; Şubat ayından beri. 2019'dan ele alacak olursanız tam 3 yıldır "Biz sınır ötesi harekat yapıyoruz" diyor, bakın 91 yılında biz sınır ötesi harekatı ilk yaptığımız zamanlarda Özal vardı, Türk ordusuna sınır ötesi harekat görevi verdi, dönemin Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay; Türk ordusu stratejik bir kuvvettir, eğer sınır ötesi harekat görevi veriyorsanız, orduyu Irak'a gönderecekseniz "siyasi hedef" vermek zorundasınız dedi ve siyasi hedef verilmediği için istifa etti.? "Siyasi hedef" verilince fark ne oluyorBugünkü örneği verelim, Irak'ın kuzeyinde Pençe-Kilit Harekatı'nın yapıldığı bölgede eğer ki Türk ordusuna sınır ötesi harekat görevi veriyorsanız siyasi hedef vermek zorundasınız, siyasi hedef şudur; Türk ordusu Irak'a girecek, başlangıcının düğmesine basan hükümettir, hükümet düğmeye basar, "sana siyasi hedef veriyorum, sınır ötesi harekata başla" der. Siyasi hedef verildiği zaman hedef ele geçirilmeden Türk ordusu harekatı bırakmaz. Burada siyasi hedef nedir; 1- Irak'ın kuzeyinde terörü yok et. Bu hedefi verdiğiniz zaman harekatı bugün olduğu gibi Hakurk, Basyan, Avaşin, Zap'la sınırlayamazsınız, o zaman Türk ordusu terörün kaynağı ne ise orada gider onu bulur ve yok eder. Bugün hükümet "bu kamplara harekat yapacaksınız" diyor, bu siyasi hedef değildir. Soylu, her gün çıkıyor "Şuraya, buraya operasyon yaptık" diyor, eğer ki Türk ordusunu yurt içinde yapılan "taktik operasyon kuvveti" gibi kullanmaya kalkarsanız Soylu her gün çıkıp "şuraya operasyon yaptık, buraya operasyon yaptık" diyor ya- bu harekattan sonuç almanızın imkanı yoktur, üstüne basarak söylüyorum "imkanı yoktur". Hükümet "Bu kamplara harekat yapacaksınız" diyor, bu "siyasi hedef" değildir. ABD, her türlü silahla donattığı YPGPKK'lı teröristlere silahlı eğitim veriyor."PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜ BARZANİ'DEN AYRI DÜŞÜNEMEZSİNİZ!" ? Pençe-Kilit operasyonu boşuna yapılıyor mu diyorsunuzHayır, boşuna yapılıyor demiyorum, sonuç alınması, yani terörün bitirilmesi imkanı yoktur, oraya girersiniz orada 50-100 terörist varsa onları yok edersiniz ama örgütü yok edemezsiniz, siz harekatı bitirip geri çekildiğinizde örgüt diğer alanlarda bulunan teröristleri alır, aynı bölgeye tekrar getirir. İşte Türkiye'nin şu anda yaşadığı en ağır trajedi budur. Israrla siyasi hedef vermiyor, bunun önemi nedir biliyor musunuz; PKK dediğiniz nedir, küresel Kürdistan siyasetinin bize görünen yüzüdür, silahlı ayağıdır, aynı zamanda Ortadoğu Projesi'nin de silahlı ayağıdır. Bu Ortadoğu Projesi'nin bir de siyasi ayağı var Irak'ta, o da Barzani. Bugüne kadar yaptığımız operasyonlarda kaçan teröristlerden kendi bünyesinde özel harekat birliği kurduğunu biliyoruz. PKK terör örgütünü Barzani'den ayrı düşünemezsiniz, dolayısıyla siz Türk ordusuna siyasi hedef verirseniz ve "Irak'ın kuzeyine gir, terörü bitir" derseniz, Türk ordusu biliyor ki harekattan kaçan teröristler Barzani bölgesine sığınacak, geçmişte de oldu, kaçan teröristlerin tamamı oraya sığındı, yaralıları Barzani hastanelerinde tedavi gördü ama Türk ordusu Barzani bölgesine giremediği için harekat bittikten sonra aynı teröristler geri geldi. Dolayısıyla, şu anda Hulusi Akar Pençe-Kilit Harekatını yaparak Hakurk, Basyan, Avaşin, Zap'taki teröristler darbe vurabilir, bitiremez.? Yani diyorsunuz ki terörü bitirmek için Barzani bölgesine de girmek lazım.Eğer gerçekten terörle mücadele niyetiniz varsa Türk ordusuna hedef verin, siyasi hedef, ordu bu hedefi aldığı zaman o hedefe ulaşmadan harekatı bitirmesi mümkün değildir. Ta 1991'den beri, yani Amerika'nın 91 Körfez Savaşı'ndan itibaren Çekiç Güç'ün o bölgeye gelişinden itibaren Türkiye teröristle de mücadele ediyor, sözüm ona terörle de mücadele ediyor, "terörle mücadele" ayrı şey, o bir hükümet sorumluluğudur, "teröristle mücadele" ayrı şeydir, o da askerin, polisin güvenlik güçlerinin meselesidir. Son çıkan kitabımın adı "Kod 2023 Son Tezgah", 2023seçimlerine girerken çok ağır bir tezgahla karşı karşıyayız, feryat ederek anlatmaya çalıştığım mesele bu. Biz terörü de biliyoruz, teröristi de biliyoruz, şu anki PKK terör örgütü 91'de silahlı güçleriyle Ortadoğu'ya gelen Amerika'nın Ortadoğu Projesi'nin fiilen silahlı ayağıdır. 91'de Çekiç Güç'le birlikte geldikten sonra Irak kuzeyinde Saddam'dan kalan silahlarla ve Saddam'dan kaçan yerel halkla PKK terör örgütüne çok büyük bir insan ve teçhizat desteği sağladı, tıpkı bugün Suriye'de yaptığı gibi. Suriye'de Fırat'ın doğusunda devleti nasıl kuruyor Amerika Hem oradaki PKK unsurlarıyla kuruyor, hem de Suriye'de ne kadar başıboş kalmış Ezidi, Yezidi, Asuri, Ermeni, Yahudi varsa Arap olmayan- hepsini topluyor, PKK'nın emrine veriyor. Onlar eliyle yerel savunma güçleri oluşturuyor. Biz bugün İstanbul'daki eylemi değerlendirirken sadece terör eylemi olarak bakarsak çok büyük yanılgıya düşeriz. Sebebi, bu adına Ortadoğu Projesi denilen proje tıkır tıkır iktidarın siyaseti boyunca tam 20 yıldır işletiliyor, iş-le-ti-liyor!? "2023 Son Tezgah" kitabınıza atıf yaparak terörün artabileceğini ve bunun da seçime yönelik bir başlangıç olduğunu mu söylüyorsunuzBen şöyle söylüyorum, bugünkü AKP'yi yönetenler terör üzerinden siyaset yaptığı için İstanbul'daki terör eylemi şu anda seçime giden Türkiye'de her türlü manipülasyona açıktır, çünkü size anlattığım anlamda, doğru yöntemle terörle ve teröristle mücadele edilmediği için, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde sağlıklı bir milli güvenlik çarkı işletilmediği için ülkemiz terör olaylarına karşı her türlü manipülasyona açık hale düşürüldü. Diyeceksiniz ki İstanbul'daki eylem manipüle edilebilir mi, İçişleri Bakanı Soylu bakın ne diyor; "Bu eylemi PYD'yi Suriye'de kim besliyorsa, PKK'ya kim iç istihbarat sağlıyorsa, fail odur", bu ne demektir; PKKPYD'yi besleyen Amerika'dır, bu demektir ki İstanbul'daki eylemi ABD yaptırmıştır.? Bakan Soylu "ABD'nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, onlarla müttefikliğimiz tartışılmalıdır" derken, Erdoğan kabul ettiDevlet yönetmek ciddi iştir, devlet adamlığı da ciddi iştir, eğer bir içişleri bakanı "İstanbul'daki eylemin sorumlusu Amerika'dır" diyorsa bu çok ağır bir diplomatik olaydır, hükümetin derhal Amerika'ya nota vermesi gerekir, görelim bakalım Amerika'ya nota verilecek mi ABD ile tüm ilişkilerin yeniden masaya yatırılması, en azından görüşmelerin kısa süreliğine de olsa kesilmesi lazımdır. İçişleri Bakanı "Piyonları çok fazla tartışmanın anlamı yoktur" diyor, yani "bu eylemi yapan bir piyondur, dünyada çok fazla piyon bulunur, bu milletin en büyük hasleti piyonların kafasını kırmaktır" diyor. Ama en önemli cümle şu; "Bu aldığımız mesaja çok güçlü, hem de çok güçlü bir mesaj vereceğiz" diyor, ne demektir bu; harekete geçeceğiz demektir değil mi PKK'nın siyasi kanadı kim, Bahçeli söyledi HDP, Soylu da söyledi "Biz yıllardır HDP, PKK'nın partisidir diyoruz" dedi.Biliyorsunuz Bahçeli Elazığ'da bir açıklama yaptı "HDP neyse PKK odur, PKK neyse HDP odur" yani "PKK'nın siyasi kanadı HDP'dir" dedi. Kardeşim, biz bunu yıllardan beri biliyoruz, 1991'den HADEP, DEHAP'tan alacak olursanız, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vermiş olduğu kapatma kararlarını da okuyacak olursanız, bugün HDP'nin "PKK'nın siyasi kanadı olduğunu" görmemeniz için kör olmanız lazım.Dolayısıyla bugün Sayın Bahçeli'nin Elazığ'a gidip de "PKK ne demekse HDP o demektir" gibi bir açıklama yapması Türk milletinin aklıyla alay etmektir. Eğer sizin terörle mücadele gibi bir niyetiniz varsa yıllardan beri AKP'nin ortağısınız, eyleme geçeydiniz o zaman. Madem ki PKK'nın siyasi kanadı HDP, Meclis'te yan yana oturuyorsunuz her gün, selamlaşıyorsunuz, AKP Anayasa değişikliği sebebiyle HDP'yle görüşmeye kalktığı zaman da çıkıp "HDP'yle görüşülmesi çok doğaldır" diyorsunuz, bu nasıl iştir Terörden canımız yanıyor, evlatlarımız şehit oluyor, işte İstanbul'da 6 canımız gitti, ülkeyi yöneten siyasetin terörle mücadelede hiç mi sorumluluğu yoktur Yapmadığı görevlerden dolayı, aldığı yanlış kararlardan dolayı evlatlarımız şehit düşüyorsa Türk milletine verecek hiç mi hesabı yokturSİYASET ŞİMDİ HDP ÜZERİNDEN BİR İÇ OPERASYON YAPABİLİRAKP 20 yıldır iktidar, 20 yıldır ve ondan önce olanların "PKK'nın siyasi kanadı" olduğunu bilmiyor muydu, biliyordu. Peki İstanbul eylemine kadar harekete geçmeyen siyaset, bugün "Bu eylem üzerinden harekete geçeceğiz, çok güçlü bir mesaj vereceğiz" diyorsa ilk akla gelen HDP üzerinden yapılacak manipülasyondur. Tam seçime giderken nedir bu; çok açık söylüyorum, Sayın İçişleri