Hakkâri- Van(4) Hoşap Kalesi'nden Van Kalesi'ne

Hakkâri'den 196 km uzaktaki Van'a karayoluyla gittik. Yollar duble ulaşımda zorluk yok. Van Başkale yolu üzerindeki kaleyi görmek için Hoşab'da durduk.

"Mahmûdî Kalesi" ve "Narin Kale" diye de anılmış olan Hoşap Kalesi, Van'a yaklaşık 60 km uzaklıkta Güzelsu mevkiinde sarp bir yamaç üzerinde bulunuyor. Eskiden stratejik açıdan önemi varmış. Kale aynı adı taşıyan Hoşap suyunun sarp kayalıkları üzerinde yükseliyor. Kartal yuvası gibi bir kale. Ancak kalenin hemen dibinde yol boyunca açılmış dükkanlar kalenin görüntüsünü gölgeliyor. (Hoşab iyi ve tatlı su anlamındadır)

Van'da Uygulama Oteli'nde konakladık. Van gölünün kenarındaki bu otelin, 15 Temmuz kalkışmasından önce yabancı istihbarat aparatı olan FETÖ'nün bir okuluyken devletin kamulaştırdığı bir bina olduğunu öğreniyoruz.

Nedense aklıma Bediuzzaman Said Nursi'nin Van gölü kenarında kurmayı planladığı 'Medresetüzzehra projesine alternatif midir acaba' sorusu geldi.

Otelden şehir merkezine giderken girdiğimiz sahil yolu batı standartlarının üstünde çok kaliteli ve sahil boyunca da ahşap görünümlü uzun yürüme yolu ve dinlenme kamelyaları görünce şaşırdım.

Van'daki rehberimiz Yunus Yavuz bey bu yolun ve düzenlemelerin seçimlerden önce belediye başkanlığına vekalet eden vali Ozan Balcı'nın eseri olduğunu söyledi.

Ozan Balcı'yı memleketim Tokat'taki valiliğinden tanıyorum. Gittiği yere damgasını vuran icracı valilerden olduğunu biliyorum. Van'a da damgasını vurmuş.

Önce Van Müzesi'ne götürdü bizi rehberimiz. Görkemli bir müzeyle karşılaştık. Ancak müzenin neredeyse 80'i Urartu medeniyetiyle ilgili eser ve bilgilerle doluydu.

Urartular, Van Gölü çevresinde kurulan bir devletti, M.Ö. 8.-7. yüzyılda en güçlü dönemini yaşamış bir yakın doğu medeniyetiydi tamam da 11. Yüzyıldan itibaren Türkmenlerin yerleşmeye başladığı Van Gölü havzası, önce Selçuklulara, sonra da İlhanlılara, Celayirîlere, Karakoyunlulara , Akkoyunlulara ve Osmanlılara yurt olmuştur. Müzenin yüzde 80'nin milattan öncesine ait yok olmuş bir medeniyete ayrılırken bin yıllık tarihine sanki kerhen yer verilmiş gibi bir izlenim oluştu üzerimde.

Urartular'a yer verilmesine itirazım yok bölge tarihinin önemli bir parçası ama günümüze kadar uzanan bin yıllık tarihe aynı önemin verilmemiş olmasını doğrusu yadırgadım!

Bayağı büyük bir müze, çıkışta biraz dinlendik, oradan doğru Van Kalesi'ne geçtik.

Van Kalesi, 1800 m. uzunluğunda 120 m. genişliğinde 80 m. yüksekliğinde Van Gölü kıyısında, mevcut şehre 5 km uzaklıkta sarp bir kayalık üzerine Urartu Krallığı tarafından inşa edilmiş ve sonraki yıllarda da restore edilerek kullanılmış bir kale.

Merdivenlerini tırmanmak hiç de kolay değildi. En yüksek tepesine kadar çıktık.

Urartular yapmış ama bugünkü kalıntılarının çoğu yakın tarihin izlerini taşıyor.