Çağdaş Haşhaşiler!

Günümüzde seküler kesimin dindarların Allah'a kulluk tezahürlerinden duydukları rahatsızlıklara karşı sık sık tekrarladıkları bir cümle vardır: 'Dininanç kişinin kalbi ile Allah arasındadır.'

Bunu söyler ve dindarların kıyafetlerinden ibadetlerine kadar her şeyini eleştirirler.

Hatta 90 sene dindarlara uyguladıkları baskıları unutup bugünün nispeten normalleşen şartlarında dindarların kulluk tezahürlerinin kendilerini baskı altına aldığından ve kendilerini baskı altında hissettiklerinden bahsederler.

Bunu söyleyenlerin bir kısmı dini bilmedikleri için önemli bir kısmı da İslam'a duydukları nefreti dışa vurmak için bu yolu seçerler.

En sinsileri de hem Müslüman olduğunu söyleyip hem de inancın kul ile Allah arasında kalması gerektiğine vurgu yapanlardır.

İnancın kul ile Allah arasındaki ilişki olduğu doğrudur. Ama Allah inançlı kullara hayatının tüm alanlarında nasıl davranacağını emreder. Kıyafetinden ibadetine, ticaretinden ahlakına her konuda ilkeler koyar. Bu ilkeler toplumu doğrudan ilgilendirdiği için gizliliği söz konusu değildir.

Alkolün, faizin, zinanın haram olması, namazın, orucun haccın zekâtın farz olması ve tesettür gibi.

Aslında kalbin temiz olmasının yeterliliği iddiasını taşıyan bu anlayış yeni değildir.

Bu anlayış Haşhaşiler olarak bilinen Batıniliğin anlayışıdır.

Onlara göre bir Müslümanın kalbi temiz ise günahlar ona zarar veremez.

Haşhaşilerin reisi Hasan Sabbah hicri 518 senesinde ölünce yerine Kisa Bozork Ümid geçti. O da hicri 532 yılında ölünce yerine oğlu Keya Muhammed, Keya da hicri 557 senesinde ölünce yerine oğlu Haned Hasan geçti.

Alevilik taslayan ama Allah'a ve ahirete inanmayan ve tam bir zındık olan bu Haned, hicri 559 yılında Hz. Ali'nin şehadet günü olan 17 Ramazan'da kendisine tabi olan mülhitleri (Allah'ı inkâr eden dinsiz imansızları) bir alanda toplayıp minber kurdu ve çıkıp, "İşte ben (beklenen) gerçek imamım. Malumunuz olsun ki, zahir-i şeriatın (dinin emirlerinin ve yasaklarının) aslı faslı yoktur. İş batındadır. Bir adamın kalbi Allah ile olacak ona masiyet (günah) zarar vermez. Ben şimdi sizden cümle tekâlifi ref ettim (dini hükümleri kaldırdım). Hemen zevkinize bakınız." yollu hezeyanlar söylemiş, başta alkol olmak üzere tüm haramları helal ilan etmiştir. Batıniler, her türlü haramı irtikap etmekten çekinmemişler ve o günü bayram ilan etmişlerdir. Hatta hicri takvimi de bırakarak o günü kendilerine takvim başlangıcı yapmışlardır.(Cevdet Paşa, Kısası Enbiya Tevarihi Hulefa c. 2, s. 443)

Evet, günahların zarar vermeyeceğini, dini sadece inançtan ibaret olduğunu düşünenlerin dinden haberi olmayan cahiller ya da mülhitler olduğu aşikârdır.

Çünkü günahların kalbe zarar verdiğini hem bizzat Kuran'da Allah ve hem de bu dini tebliği eden Peygamber (sav) bildirmektedir.