Sadık Albayrak Beyin 'Siyasi Boyutlarıyla Türkiye'de İslamcılığın Doğuşu' kitabında Osmanlı eğitim sistemini eleştiren ve millilikten uzak kaldığına vurgu yapan söyleme de yer verilmiş.
Talim(öğretim) ile terbiyenin(eğitim) farkına işaret ederek terbiye milli olursa talimin hiçbir zarar vermeyeceği seslendirilmiş; terbiyenin din, dil, tarih, edebiyat ve an'ane olmak üzere beş esas üzerine bina edilmesi gerektiğinin, bunun da ilk ve orta okullarda verilmemesi halinde milli bir terbiyenin gerçekleşmeyeceğini anlatmış.
1910'larda Osmanlı eğitiminin millilikten uzak olduğunu anlatmış!
M. Cevdet'in eğitim konusunda şu tespitleri de dikkat çekiyor: "'Maarif nezareti bütün hocaların birlikte neşredecekleri İslami lisani umdeleri tespit edemedi. Aksine zaman zaman şu veya bu tarzın taklidi oldu. Bundan dolayıdır ki Daru'l-Muallimin merkezi başta olmak üzere tekmil terbiye kurumlarında birbirine düşman cereyanlar peyda oldu ve çocukların gençlerin iman tahtası hususi tecrübe mihengi yapılmadı. Yetkisini aşan tabiyat öğretmeninin, asrın zihniyetini bir türlü kavrayamayan din hocasının zıt fikirleri arasında mahvolurlar. Sonra da 'zamane gençleri değil mi dinsizdirler' deniliyor." "Geri kalışımızın sebebi din duygusu değil, siyasi ve medeni basiretsizliğimizdir."
1914'lü yıllarda Osmanlı hilafeti ayaktayken bile İttihad-ı İslam'a olan ihtiyaçtan bahseden yazılar nakledilmiş,
Birinci Dünya Savaşı sırasında İttihad-ı İslam söyleminin yerini Cihad-ı İslam almış, sonra dönmelerin elinde Siyonizm'in etkisiyle İttihad-ı İslam ile alay bile edildiğini hatırlatmış.
Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda dünya Yahudilerine Filistin'de bir bölgede toplanarak iç işlerinde bağımsız bir yönetim verilmesini isteyen milletvekilleri bile çıkmış! O vekile basında cevaplar verilmiş! Ve bir Yahudi devleti kurulması halinde Filistin halkının felaketi olacağı yazılmış! Bir asır önce daha İsrail kurulmadan bugünleri tasvir etmişler!
Osmanlı Devleti'nde 20 yıla yakın bir süre diplomatik görevlerde bulunan Fransız sefirlerinden Eduard Philippe Engelhardt'ın, 'Tanzimattan maksat İslam toplumunu Hristiyan dünyasına yaklaştırmak olduğu' tespitine yer verilmiş.
İttihad-ı İslam'ın geçerli olduğu dönemde Türkçülüğün tartışılmasına tepki olarak Arapçılık fikri doğması hususunda da kitapta nakiller var.
Dünya Müslümanlarının Osmanlı'ya olan sadakat ve sevgilerinin önüne geçmek için Osmanlı'yla irtibatı kesmek amacıyla kimi yasaklar uygulanmıştır.
Mesela, 1913 yılında Rusya'nın, Müslümanlara Arapçayı Farsçayı yasaklayarak Osmanlı ile bağlarını koparmaya çalıştığı bilgisine yer verilmiş.
Bir Osmanlı diplomatı olan İttihatçı Şerif Paşa'nın Avrupalılara İttihad-ı İslam'ın ne kadar tehlikeli olduğunu anlattığı bölümler de ilgi çekici.

5