Siyaset bir seçimlik maraton değildir!

CHP'nin sabık genel başkanı PKK'nın siyasi uzantısıyla gizli anlaşma yapardı. PKK'nın siyasi uzantısı ne derse onu uygulayarak anlaştığını gösterirdi.

Mesela terörle mücadele tezkeresine ret oyu vererek örgütün sadakat testini geçiyordu.

Tutum Belgesi'ndeki taleplerini vaatlerine yedirdiğinde, Diyarbakır annelerini ziyaret etme cesareti gösteremediğinde CHP'nin PKKHDP'ye boyun eğdiği anlaşılıyordu.

Her münasebette Demirtaş'a selam göndermelerini saymaya bile gerek yok.

Kurultayda yönetim değişti. Özgür Özel genel başkan oldu ve HDP'nin yerini alan DEM Parti ile şeffaf ilişki kuracağını söyledi. Ama öyle bir işbirliği yaptı ki partisinin kurumsal kimliğini yerle bir etti.

İstanbul Esenyurt'ta, açıkladığı adayını HDP'nin isteği üzere değiştirerek, Mersin Akdeniz'de adayını çekip DEM'in adayını destekleme kararı vererek tam bir teslimiyet gösterdi.

Öyle ki, CHP eski milletvekili ve bakanı İstemihan Talay, Akdeniz ve Toroslar belediyelerinin DEM'e peşkeş çekilmesini Mersin'in emperyalist hayallere teslim edilmesi olarak değerlendirmesine yol açtı..

'Yerel seçimlerini emperyalistlerle ne alakası var' diyenlere bizzat CHP'li eski bakan böyle cevap verdi.

Çünkü DEM emperyalizmin bölgedeki terör örgütünün siyasi uzantısıdır. Onunla seçim işbirliği emperyalistlerle işbirliğidir.

Bu işbirliği sadece üç ilçeden ibaret değil varılan kent uzlaşısı gereği CHP lehine kimi ilçelerde aday göstermeyerek de ince hesaplar yapıldığı anlaşılıyor!

Kandil'in stratejisine uyum gösterdiler.

CHP'de şu anda bu uyum ateşinin dumanı tütüyor! Dünkü ortağı İYİ Parti'nin püskürttüğü ateş de cabası!

CHP'yi yönetemeyen yeni kadro şimdi de İYİ Parti'yi borçlu çıkartarak Balıkesir'de adayını çekmesini istiyor!

Bir tarafta Meral hanımın gazabı öte yanda (Balıkesir'de) Turhan Çömez'in kararlılığı karşısında CHP en başarısız seçimine doğru adım adım ilerliyor.

Tüm bunların ötesinde İstanbul'da CHP'nin İBB adayı seçimin zora girdiğini gördüğü için hem DEM Parti ile kent uzlaşısı bağlamında ince hesaplarla hem İYİ Parti tabanını kaybetmeme stratejisiyle tekrar kazanmanın telaşını yaşıyor.

Kaybetme korkusu yaşıyor!

Zira DEM Parti, İYİ Parti ve SP İBB'de aday gösterdi. Bu partilerin sadece yarısı dahi kendi adaylarına oy verse İmamoğlu'nun seçim kazanma ihtimali kalmıyor!

Öte yandan İmamoğlu cephesi, YRP'nin aday göstermesinin Murat Kurum'a zarar vereceği beklentisiyle de avunuyorlar!

Bilmiyorlar ki Mayıs seçimlerinde YRP'ye oy verenlerin yüzde 90'ı bu kez Murat Kurum'a oy verecek!

Bu oranı ben değil bizzat YRP'li bir vatandaş verdi! Üstelik de bir ilçede YRP'nin adayı verdi!

Ben oranını tam olarak kestiremem ama ezici çoğunluğunun Murat Kurum'a vereceğini biliyorum.

YRP'nin İBB'ye aday çıkarması elbette ki en tabii hakkıdır!

Ancak özellikle İBB'ye aday göstererek hiç de isabetli bir adım atmış olmadı!

Çünkü YRP'ye oy verenlerin tamamına yakınının AK Parti seçmeni olduğunu herkes biliyor. YRP Cumhur İttifakı'na katılarak Başkan Erdoğan'ı desteklediği için AK Partililerin sempatisini kazanmıştı.