100 sene önce görevi meclise devredilen kurum!

Aslında bu yazıyı 3 Mart'ta yazmak istedim ancak biz yazınca istismar edildiği için seçimi yazdım.

Lakin seküler medyada konu İslam'a saldırmanın bir aracı olarak kullanılınca bugün sadece tarihi süreci naklederek gerçeğe temas etmek farz oldu.

Seküler kesim, İslam birliğinin en azından birlik simgesi olan hilafetin kaldırıldığı günü içeriğinden kopararak içlerindeki İslam nefretini faş etmiş.

Şunu hemen belirtelim ki, hilafeti ilga eden kanun, hilafet makamını kötü ve zararlı olduğu için değil, hilafetin görevini meclise verme gerekçesiyle ilga etmiştir.

3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan 431 sayılı 'Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmaninin Türkiy Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun' ile halifelik makamı kaldırılmış ve Osmanlı hanedanı yurt dışına çıkarılmıştır.

Birinci madde şöyledir:

"Madde 1 - Halife hal' edilmiştir. Hilafet, Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilafet makamı mülgadır."

Yani Halife görevinden alınmıştır. Halifenin görevlerini cumhuriyet hükümetleri yerine getireceğinden yaptırım gücü olmayan halifelik kaldırılmış yaptırım gücü olan cumhuriyet hükümetine verilmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yasama yürütme ayrılığı yoktu, meclis hükümeti vardı. Hükümet meclis içinden seçilerek ve güvenoyu alarak kurulurdu.

Dolayısıyla meclis aynı zamanda icrayı yani yürütmeyi de üstlenmişti.

Atatürk'ün rehberliğinde yapılan ve cumhuriyetin fabrika ayarlarını belirleyen 1924 anayasasının ikinci maddesi 'Devletin dini İslam'dır' diyordu.

Meclisin görevlerini sayan 26. maddenin ilk fıkrası "Ahkami-i şer'iyeyi tenfiz" şeklindeydi. Yani meclisin ilk görevi şeriat hükümlerini uygulamaktır.

Hatta bu kanun mecliste tartışılırken dönemin Adalet Bakanı Seyyid Bey meclis kürsüsünden çok anlamlı bir İslam Hukuku dersi vermiştir. Seyyid Bey'in konuşması çok uzundur.

Halifeliğin Kureyş kabilesine ait olduğu hadisini de usul-ü fıkıh kurallarıyla değerlendirmiş ve Türklerin hilafetinin şeriata uygun olduğunu uzun uzun anlatmıştır. Halifenin yaptırım gücüne sahip olması gerektiğini anlatmıştır.

Saltanat kaldırıldığı için yaptırım gücü olmayan halifenin şeriat hükümlerini uygulama imkânı olmadığı ve halifeliğin gereklerini yerine getiremeyeceği için kaldırılması ve görevin meclise verilmesini ilmi delillerle açıklamıştır.

Yani halifelik kaldırılırken kötü ya da zararlı olduğu için değil yaptırım gücü kalmadığı için kaldırılmış halifenin görevleriyetkileri anayasanın 26 maddesi gereğince meclise verilmiştir.

Bu sebeple de 24 Anayasasının fabrika ayarları gereğince sahih İslam istikametinde adımlar atılmıştır. Şeriata dayalı aile hukuku hazırlığından tutun Hak Dini Kuran Dili tefsirine oradan Tecrid-i Sarih hadis kitabına varıncaya kadar İslam'a hizmet edecek çalışmalar yapılmıştır.

Fakat 1924 yılından sonra CHP parti devletiiktidarı ortaya çıkmış, cumhuriyet fabrika ayarlarından uzaklaştırılmış ve peyderpey anayasadaki İslam'ı esas kabul eden maddeler teker teker ayıklanmış, 1937 yılında CHP'nin ilkelerinden biri olan