Srebrenitsa'da Sırp, Gazze'de Siyonist Yahudi - 1
Geçen yüzyılın sonunda önce memleketlerim Bosna'da (Annem Bosnalı), sonra Kosova'da (ben Kosova'da doğdum) sürdürülen 'Sırp soykırımı' düşünüldüğünde; 11 Temmuz 1995 tarihindeki 'Srebrenitsa soykırımı' akla gelmekte Günümüzde 'Sırp soykırımı' örnek alınırcasına iki yıldan beri Gazze'deki 'Siyonist Yahudi soykırımı' her gün vahşice sürmekte Önce Irak'ta, sonra Suriye'de süren 'soykırımlar' da unutulmamalı; bundan önceki 'İsrail-İran savaşı, asıl hedef Türkiye' yazılarımla (17 yazı) birlikte
Bu soykırımları çok yazdım; bu sene son olarak yazılan iki yazıyla devam
BOSNA'DA BİR KATLİAM; SREBRENİTSA 11 Temmuz 1995
"BM yeryüzünün en organize terör örgütü, NATO egemenlerin yedeğiydi. mmetin yiğitleri ise 'durumdan vazife çıkararak', 7 kıtadan akın akın gelip, oluk oluk kanlarını akıttılar.
Ağrılı Selami Yurdan, şehitlerin ilkiydi. Bingöllü Edip ile Adil, az sonra da rgüplü Ahmet izledi onu. Ardından Ebubekir, Renda, Said, İlhan, Abdülmetin, Yusuf, Güven, Muammer, Ali, Şamil, Müslim, Mehmet, Mustafa, Ömer, Bahaddin, Ramazan Çanakkale'den Hakkâri'ye, Muğla'dan Ardahan'a şehitler ülkesiydi Bosna! Sade Anadolu'dan değil; Sudan'dan, Açe'den, Afganistan'dan, Çeçenya'dan gelip canlarıyla suladılar, Bosna toprağını.
Bilge Kral'ın (Aliya İzzetbegoviç'in) önderliğinde süren Kutlu Savaş, zafere ermek üzereydi ki, Sırp soykırımcıların imdadına Hollandalı işbirlikçiler yetişti.
Zaten Hollanda, asansör devlet değil miydi Kızılderili soykırımında, Afrika'da, kime lazım olursa, lejyonerlerini salan ara rejim ülkesi, gangster bir derebeyi idi. Hollanda askeri, güvenli bölge Srebrenitsa'yı koruyordu(!) Boşnak'ın canı malı namusu onlara emanetti(!) Karadziç'in suç ortağı Mladiç, birkaç Hollandalı askeri rehin alarak(!), toplama kampındaki Boşnakları istedi. Karremans'ın "Çekilin!" talimatıyla, 600 Hollandalı, 30 bin Boşnak'ı ölüme yolladı. Tepeler, nehir kenarları, yollar, patikalar Kaçışan Boşnaklarla doluydu. Tuzla'ya ulaşabilenler tek tüktü, soykırımın görgü tanığıydı onlar. CIA, KGB, MOSSAD, Vatikan ellerini ovuşturarak seyrediyordu.
Beyaz adamın(!) Ruanda tecrübesinin üzerinden 1 yıl geçmemişti. 1 milyon HutuTutsi'nin katliam emrini veren, Fransa Belçika terör koalisyonuydu. Şimdi yeni laboratuvar Srebrenitsa idi. İlk anda 8 bin çocuk kadın erkek ihtiyar toprağa düştü. Annesine sığınan yavru, masumane sesleniyordu: "Çocukları küçük kurşunlarla vururlar, değil mi anne"
Sağ kalanlar mezar eşiyor, işlem bitince onlar da yuvarlanıyordu canlı canlı Meğer kendi kabirlerini kazıyorlardı. Asit kuyularına atılan bedenler bir anda eriyor, "Parmak uçlarının birleşeceği" Adalet Günü'ne ısmarlanıyordu. İş makinaları toplu mezarların yerini değiştiriyordu. Hangi ceset kime ait, bilinmeyecekti(!) Şeytanın ajandasındaki her kötülüğü yaptı, ajanlar. Eti kemiği yapışmış kadınlarınkızların bedenleri kirletiliyordu, ama ruhları apaktı. Onlar, konu mankeni değildi; magazin malzemesi, paparazzi soytarısı olamazdı. Ped reklamında da göremezdiniz. Onlar ümmetin evlatları, bacılarıydı.