Ramazan, Kur'an Nizamı, Kur'an Mucizeleri-6

Kur'an'a göre insan Yaratıcı'sının vekilidir; aldığı kararları diğer insanlara değil diğer canlılara veya doğaya uygulatır, başka bir ifade ile Allah adına aldığı kararların işçisi kendisidir, kendi kendisine emretmektedir. İnsan bir taraftan Allah'ın halifesi olarak karar almakta, sonra da O'nun kulu olarak o kararları icra etmektedir. Böylece kişi bir işçi olarak işverenin fabrikasında çalışan bir işçi gibidir. Ne var ki Allah elde ettiği ürünü kendisi alıp götürmemektedir. Allah sadece insanlara iş versin ve onlar orada yaşasın diye bu kâinatı kurmuştur. Bunun karşılığında kişi "mükellef" bulunmaktadır. Şöyle ki: a) İnsan içtihat eder. Burada Allah'ın halifesi olarak davranır. Hata etse de sorumlu değildir. İçtihatlarını zamanla değiştirebilir. Bütün bunlarda ondan istenen şey samimiyettir, işverenin maksadını samimi şekilde aramasıdır. Hata ederse de sorumlu değildir. Ama kötü niyetinden sorumludur. Sonra da tembellik etmemelidir, doğru bilmeye çalışmalıdır. Bilmediklerinden sorumludur ama bilemediklerinden sorumlu değildir. İçtihat yapmakla kişinin işi bitmez. Artık içtihadına göre davranmak ve içtihadına göre yaşamakla mükelleftir. İçtihadını değiştirmedikçe içtihadına aykırı hareket edemez; ederse sorumlu olur. pushfn('ads'); b) Tek başına insanın kendi içtihatlarıyla amel etmesi dışında, kişiler bir araya gelerek ikili veya toplu olarak sözleşme yaparlar. İnsanlar bu sözleşmeyi yaparken Allah'ın halifesi olarak yapmakta, orada kendi içtihatlarını ortaya koymaktadırlar. Uzlaşma sağlanınca o Allah'ın emri olmuş olur, artık taraflar ona uymak zorundadırlar. 'Bunu ben yaptım, istersem uymam' deme hakkına sahip değildirler. Sözleşme Allah'ın halifesi olarak yapılmıştır, artık O'nun kulları olarak taraflar sözleşmeye uyacaklardır. Sözleşme ile oluşan topluluk Allah'ın halifesi olmaktadır. Artık hükmeden yazılı kurallar olmaktadır. c) Öyle hususlar olabilir ki, anlaşmalarında zaruret olur ama o meselenin kendisinde anlaşamayabilirler. Mesela yolda sağdan veya soldan gidileceğinde anlaşırlar ama hangi taraftan gidileceğinde anlaşamazlar. O zaman bunlar kendilerine "ortak vekil" seçerler. Bu ortak vekil müvekkilleri ile istişare eder ve sonunda müvekkilleri adına karar alır. Buna "istişareli karar" diyoruz. Bu karar kendi vekilleri tarafından alınmış karar olduğu için kendi aldıkları karar mahiyetindedir. Herkes Allah'ın kulu olarak o kararlara uymak zorundadır. Bu durumda herkes Allah'ın kuludur. pushfn('ads'); d) İnsanlar Allah'ın halifesi olarak karar alırken, alınan kararları uygularken, görev ve yetki çatışması olabilir; bu meselenin de Allah adına halledilmesi gerekir. Gelecekte