Ramazan, Kur'an Nizamı, Kur'an Mucizeleri-11

Kur'an nizamında nimet-külfet dengesi vardır. Kâinatın ilk zerreleri birer ışık parçacığıdır, emc2 ile tarif edilen bir büyüklüğü vardır; "m" sükûnetteki kitlesidir, "c" ışık hızıdır, "e" de taşıdığı enerjidir. Bu parçacıkların hepsi birbirine eşittir. Sonra parçalanır ve - yükler olur, hızları düşer. Bunlar iki türlüdür. Bunların birleşmesinden hidrojen atomu doğar. Sonra onlar farklılaşır, atomlar oluşur. Sonra kromozomlarla ikili hücre oluşur. Bölünüp farklı hücreler, bakteriler, virüsler oluşur. İnsanın uzuvları farklıdır. İnsanlar da farklıdır. Kimi cenin, kimi çocuk, kimi yaşlı, kimi sağlam, kimi hasta, kimi güçlüdür. Bunların eşit olması demek yok olmaları demektir. Kur'an yani Kur'an nizamı böylesine ütopik ve hayali şeylerle meşgul olmaz. İnsanlar arasında eşitlik yoktur, eşitliğin yerini adalet almıştır. O halde "adalet" tarifini yapalım; adalet nedir Bir babanın çeşitli yaşlarda beş çocuğu olsa, kimi kız kimi erkek olsa, onlara eşit boyda ve birbirinin aynı kumaştan elbise diktirse, bu eşitlik mi olur Hayır; çünkü yapsa bu zulümdür. Oysa adil olma babanın beş çocuğuna aynı değerdeki kumaştan, kendilerine uygun elbiseler diktirmesidir; erkeğe erkek, kızlara kız elbiseleri diktirmesidir. İşte bu adalettir. "İnsanlar hukuk karşısında eşittir" dediğimiz zaman, eşit şartlarda eşit haklara sahip olurlar demektir, yoksa şartlar ne olursa olsun eşittirler demek değildir. pushfn('ads'); Hakların dört kaynaktan doğduğunu yukarıda anlatmıştık. Herkesin yaşama hakkı vardır, herkesin çalışma hakkı vardır. Yaşayanlara ihtiyaçları nispetinde pay verilir, çalışanlara da katkıları nispetinde pay verilir. Ama hiçbir zaman paylar ne benzerdir ne de eşittir. Buna "nimet-külfet karşılığı" denir. Kadın ile erkek eşit değildir ama nimet külfet karşılığıdır. Ortaklar eşit değildir. Çok çalışan çok ücret alır, az çalışan az ücret alır ama herkes çalıştığı kadar ücret alır. İmtihana giren öğrencilere eşit not verilirse imtihan olmaz. Yaptıkları doğrulara göre not vermek adil not vermek demektir. Kişilerin ehliyetleri farklıdır. Hem konuları itibariyle farklıdır -kimi doktor, kimi tüccardır- hem de derece olarak farklıdır. Kimi pratisyen, kimi mütehassıs, kimi büyük sermaye sahibi, kimi küçük sermaye sahibidir. Herkese ehliyetine göre görev verilir, görevine göre yetkili kılınır, yetkilerine göre sorumlu olur ve sorumluluğa göre hak sahibi olur. Kur'an nizamının getirdiği değişik bir çözüm de hakların verilen emeğe göre değil, yüklenen sorumluluğa göre dağıtılmasıdır. Bir işçi yaptığı işten sorumlu değilse o hak sahibi de değildir. Köle de insan olarak yaptıklarından sorumludur,