Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
"En saddûkümani'l-meccidi'l-harami / Mescid-i Haram'dan sizi saddetmeleri" (Maide 2) Onların sizi Mescid-i Haram'dan saddetmeleri, mesela, Suud hükümetinin sizi Mekke'yi ziyaret etmesine mani olması anlamı verilebilir. Mef'ulü leh olur. Yani sizi Mescid-i Haram'dan saddettiler diye size haksızlık yaptırmasın.
***
"En ta'tedû / İ'tidâ etmenize curm etmesin." (Maide 2)
"Şen'ânukavmin"deki masdar malumun veya meçhulün masdarı olabilir. Bu durumda iki mana ortaya çıkar; sizin onlara kininiz yahut onların size olan kini anlamlarını taşır.
Herhangi bir topluluğun yaptıkları sonucu onlara verilecek ceza, yaptıklarının karşılığıdır. Geçmişteki sabıkaları onlara karşı herhangi uygulamaya götürmez.
Burada "şen'ân" kelimesine yeni bir mana verilebilir; kin değil de geçmişte yaptıkları yani sabıkaları anlamına gelir. Sabıkalı olanlar geçmişte bir fiil işlemişler, şimdi cezalandırılmazlar. Her suçun kanunda belirlenen cezası vardır. Ancak onunla o kadar ceza verilir ve başka ceza verilmez. Bunun istisnası vardır. İftira edenin şahitliği kabul olunmaz. Bu da cezadır. Bununla beraber şahitlik hak değil görevdir, görevden muaf tutulur demek olur.
Bu ayet bize karşı olanlarla olan ilişkilerimizi tanzim etmemizi istemektedir. Savaş durumu hariç olmak üzere kimse kötü değildir. Sadece kötü iş yapmıştır. Onun cezası verilir, başka hiçbir ceza verilmez, kötü davranışta bulunulmaz.
***
"Ve teavenûale'l-birrive't-takvâ / Vebirr ve takvada teâvün ediniz." (Maide 2)
Bize muhalefet edenlere karşı bizim davranışımız ne olacaktır Bundan önceki nehiyde zulmetmememiz emredilmiştir. Bizim görevimiz herkese adil davranmak, suçluya adil davranmaktır. Savaşta bile esir edildikten sonra öldürülmez. Ancak savaş suçu işlemişse cezası verilir. Savaşta savaşmak suç sayılmaz. Savaşta askeri yargı, barışta ise hakemler tarafından oluşan yargı kararları dışında kimseye asla eziyet yapılmaz, malına ve bedenine dokunulmaz.
Bunun dışında çok önemli bir kural daha getirilmektedir.
Bu da birr ve takvada yardımlaşma emridir. "Birr" arpa demektir. "Birr" demek ekmek ikram etmek demektir. Yani insanların zaruri ihtiyaçlarını gidermektir. "Komşusu aç iken kendisi yatıp uyuyorsa bizden değildir" hadisi bize birri de emretmektedir.
Biz insanlığın yalnız güvenliğini sağlamakla yükümlü değiliz.
Biz güvenlikten önce insanlara iş ve aş temin edeceğiz.