Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
O halde Adil Düzenciler olarak önce tüm dünya ile anlaşacağız, onlarla birr ve takvada uzlaşacağız, "Adil Düzen"in gelmesi için iş birliği yapacağız.
Bundan başka yani ayrıca solcularla, sağcılarla, kapitalistlerle de uzlaşacağız; birr ve takvada uzlaşacağız.
Partilerle de uzlaşacağız. Tarikatlarla da uzlaşacağız.
Yapacağımız "Adil Düzen Çalışmalarına" katılmalarını isteyeceğiz, onlar da bizi hayırlı bir işe davet ederlerse yardım edeceğiz.
Bu ayet tüm ilişkilerin bel kemiğidir.
Başka bir ayette de, "Her söze kulak verirler" (Zümer 18) diyor; "Her söyleyene" demiyor yahut "İyi söyleyene" demiyor.
Diğer bir ayette, "Siz onları seversiniz, onlar sizi sevmezler" diyor. (Âl-i İmrân 119)
Demek ki bizim işimiz onlara devamlı yaklaşmadır, taviz vermeden yaklaşmadır.
***
"Ve lâ teavenûale'l-ismi ve'l-udvani/ Veism ve udvandateâvün etmeyiniz."
Burada emirden sonra nehiy gelmiştir. Mefhumu muhalefetin yeterli olmadığının kanıtı olan ayet emri teşdit etmektedir. Evet, birr ve takvada yardımlaşmakla yükümlüyüz, kötülükte ise yardımlaşmaktan men edilmiş bulunuyoruz. Birre karşı ism, takvaya karşı da udvan getirilmiştir.
"İsm" zararlı şeydir. Kur'an insana zararlı iş yapma hürriyetini vermemiştir. Zararlı olan sigara içemezsiniz çünkü o bedeni siz kendiniz var etmediniz, Allah var etti.
Topluluk büyük masraflar yaparak sizi yetiştirdi. Anne babanız size o emeği zehirlenin diye vermedi. O halde sağlığınıza dikkat etmek zorundasınız. İşte insanın kendi zararına da olsa, bize zarar vermemiş olsa dahi, biz ona yardımda bulunamayız.
Bütün bunlar bizim hayatımızı, iç ve dış ilişkilerimizi düzenleyen temel unsurdur.
***
"Ve ittekullahe / Ve Allah'a ittika ediniz."
"Allah'ın şeairi" ifadesi geçmişti.
Burada da "Allah'a ittika ediniz" sözü geçmektedir.
O ifade topluluğu ifade ediyordu.
Bu ifade de âlemlerin Rabbini ifade ediyor.