Adil Düzen,Akevler Kooperatifi ve bir tebliğ - 4

Kaldığımız yerden devam ediyoruz Birinci yazının en başında ne demiştik "Akdeniz Üniversitesi, 2019 yılı Nisan ayı sonunda (27-29 Nisan) uluslararası bir kongre düzenlemiş ve bu kongrede bizim 'Adil Düzen ve kooperatif çalışmalarımızla ilgili olarak da bir tebliğ' sunulmuş; söz konusu bu tebliğin özünü veya özetini önemine binaen sizlerle paylaşıyorum." Çalışmanın bu bölümündeki ara başlığa dikkat ederek devam edelim "Akevler Kooperatifi'nde Adil, Uyumlu ve Yeni Düzen Arayışı" Devam "İslami öğreti Batı kültüründen farklı olarak baskılayıcı bir toplumsal yapıya sahip değildir. Bu nedenle Batı'da kökeni yüzyıllar öncesine dayanan kilise ve siyasi erk gerilim ve bunun sonucundaki katı laiklik anlayışı İslam coğrafyasında geçmiş yüzyıla dek görülmemiştir. Sekularizm bu nedenle Batı yorumu ile Türkiye'ye aykırı bir gelişme göstermiş ve özellikle Cumhuriyet'in ilk yıllarında İslami uygulama ve tarikatlara yönelik yaptırımlar bazı toplum kesimleri tarafından pek hoş görülmemiştir. Sonuç olarak isteyerek veya istemeyerek pek çok cemaat ve İslami kimlikli topluluk bir tür gizlenme içine girmişlerdir. Cumhuriyet'in kurucu kadroları devrim niteliğinde önemli atılımlar yapmışlardır. Türkiye'nin İslam coğrafyasındaki diğer ülkelerden gelişmişlik farkı da bunun göstergesidir. Her iktidar gibi kendinden öncesine olumsuz bir yaklaşım gösteren kurucu kadro bu politikalarında pek de haksız değildir. Öte yandan Osmanlı İmparatorluğu'nun iktisadi ve sosyal alanda geri kalmışlığının altındaki pek çok faktörü göz önüne almadan Müslümanlığı bir geri kalmışlık sorunsalı olarak öne çıkarmak bin yıllık bir birikimin göz ardı edilmesine yol açmıştır. Aslında özü itibari ile İslam günlük hayatta diğer kutsal kitaplara göre daha liberal hükümler içermektedir. Bu nedenle özellikle çok farklı etnik kimlik ve dinlere sahip topluluklar yüzyıllarca Pax Ottomana (Osmanlı Barışı) altında yaşayabilmişlerdir. pushfn('ads'); İktisadi alanda ise Kur'an ve diğer İslami başvuru kaynakları oldukça açık hükümlere yer vermişlerdir. Servet üzerinden vergi oranı, çalışma koşulları ve ticari hayatta dürüstlüğe referansta bulunmuşlardır. Bu hükümler özü itibari ile oldukça liberal ve özgürlükçü olduğu kadar devlet tarafından uygulanması zorunlu kesin ve zorunlu emir ve yükümlülükleri, bireylerin yapması veya yapmaması gereken ticari işlemleri oldukça açık belirtmişlerdir. Bu açıdan İslami içtihadın sağlam bir ekonomik rasyonalitesi olduğu söylenebilir. Müslüman ülkelerin son birkaç yüzyıldır iktisadi alanda geri kalmışlığı küresel hegemon sistem içinde de göz ardı edilmelerine yol açmıştır. Batı temelli kapitalist ekonomik düzen,