Suriye fırsatı mı Krizi mi

Suriye'de Esad devrildiğinde, ertesi gün bütün gazetelerin ve televizyonların manşetleri neredeyse aynıydı. Tabii bu yayınların çoğu havuz medyasına aitti. Manşet şu: "Suriye'yi biz inşa edeceğiz."
Hay maşallah! Sana kim dedi Türkiye'yi yeniden inşa edeceğini Sana kim söyledi bu inşada Türkiye'nin yer alacağını
Daha ertesi gün borsada çimento hisseleri uçtu, inşaat firmalarının kârları patladı. Müteahhitler ardı ardına açıklama yapıyordu: "Suriye'de yüz binlerce konut yapılacak." Çimento, demir, fayans... Herkes Suriye'nin Türkiye için "büyük bir fırsat" olacağını konuşuyordu. Siyasiler ise "Esad'ı devirdik, artık masadayız" diye övünüyordu.
Peki sonra ne oldu

Bir torba çimento bile satamadık
Aradan bir yıl geçti. Türkiye bırakın masada yer almayı, bir torba çimento bile satmayı başaramadı. O yüz binlerce konutu yapacağını söyleyen müteahhitler ortadan kayboldu.
Suriye, Türk ürünlerine ambargo koydu. Tavuk bile almayı yasakladı. Bizim "bol hormonlu tavuklarımızı" kabul etmediğini açıkladı. İhracat hızla düştü, Türk firmaları Suriye'den birer birer çekildi.
Fırsat dedikleri şey bir anda krize dönüştü.

Krizi fırsata çevirmek masalı
AKP ve iktidar çevresinden sürekli şu cümleyi duyuyoruz: "Krizi fırsata çevirmek..."
Ama ortada bir fırsat yok. Çünkü krizler hiç bitmiyor. Rusya ile kriz yaşadık, hâlâ ürün satamıyoruz. Dahası, Rusya şimdi bize hububat ve bakliyat satmanın peşinde. Daha düne kadar domates ve meyve ihraç ettiğimiz ülkeye bugün sebze-meyve ithal eden konuma geldik.