Şahap Kavcıoğlu'na bir özür borcumuz var
Şahap Kavcıoğlu Hoca'ya bu ülkenin bir özür borcu var. Hem de öyle basit bir özür değil; içten, samimi ve açık bir yüzleşmeyle gelen bir özür.
Bu borç yalnızca ekonomi yazarlarının değil Tüm gazetecilerin, tüm ekonomistlerin ve hatta politikacıların da boynunun borcu. Çünkü biz, Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu'na gerçekten büyük bir haksızlık yaptık.
Eleştirdik
Yargıladık
Hatta karaladık.
Görev yaptığı dönemde onu hep politikalarının başarısızlığı üzerinden değerlendirdik. Merkez Bankası'na yönelik her adımı eleştiriyle karşıladık. Faiz politikasını da, bankalara getirilen kısıtlamaları da, hatta açıklamalarını bile sorguladık. Olaylara yalnızca Kavcıoğlu perspektifinden bakarak geniş resmi kaçırdık.
En büyük hatamız ise, o dönemde ekonominin asıl mimarlarından biri olan dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'yi aklamamız oldu. Şahap Hoca'yı günah keçisi ilan ettik; Nebati'yi ise sempatik, esprili bir figür gibi sunduk. Oysa tablo çok daha derindi.
Sonra Mehmet Şimşek dönemi başladı. Adına "rasyonel politikalar" dediler. Merkez Bankası yönetimi değişti, faiz artışları hızlandı. Bugün Merkez Bankası'nın başında, aklıselim politikalar yürüttüğü iddia edilen bir ekip var.
Peki gerçekten farklı mı
Faizler şimdi çok yüksek. Piyasalar adeta kilitlenmiş durumda. Yaprak kımıldamıyor.
Bireysel iflaslar, konkordatolar hızla artıyor. Ekonomi nefes alamıyor.
Mehmet Şimşek ne yaptı
Yüzde 39'la aldığı enflasyonu önce yüzde 80'lere taşıdı. Şimdi 35'e indirdi diye alkışlanıyor.
Oysa olan oldu:
Konuta erişim hayal oldu.
İnsanlar artık temel gıdaya bile ulaşmakta zorlanıyor.