Parayı nereden bulacağız..

Son günlerde televizyon ekranlarında sıkça tekrar edilen bir cümle var: "PKK silah bıraktı." Ancak bu açıklama, kamuoyuna sadece 30 saniyelik bir video ile duyuruldu. Bilgi eksik, detay yok. Önümüzdeki günlerde daha fazla ayrıntı ortaya çıkar elbet. Ama bugün ben, siyasetin gölgesine girmeden, yine ekonomiye odaklanmak istiyorum. Çünkü gerçek kriz orada yaşanıyor.

Türkiye, son 10 yıldır ekonomik anlamda darboğazda. Özellikle son iki yılda, deyim yerindeyse krizin kralını yaşıyoruz. Her geçen gün daha da fakirleşiyoruz. Dipsiz bir kuyuya düşmüş gibiyiz. Üstelik sadece fakirleşmekle kalmıyoruz; aynı zamanda bağımlı hâle geliyoruz. Özellikle Amerikan dolarına olan bağımlılığımız artıyor. Neden Çünkü enerji ithal ediyoruz. Petrolümüz, doğalgazımız ya da altınımız olsa bile, bunlar ihtiyacımızı karşılamaya yetmiyor.

İthalat yapabilmemiz için dövize ihtiyacımız var. Bu dövizi de ihracat ve turizm yoluyla kazanmamız gerekiyor. Ancak ihracat ve turizm gelirimiz, ithalatımızı karşılamaya yetmiyor. Sürekli açık veriyoruz. Çin'den milyonlarca dolarlık ürün ithal ediyoruz ama karşılığında neredeyse hiçbir şey satamıyoruz. Avrupa'ya sattığımız ürünlerin ise çoğu düşük katma değerli; don, gömlek, havlu... Yani tam bir kısır döngünün içindeyiz.

Bugün "ekonomiye dönüş" zamanı. DEM Parti ile AK Parti'nin iş birliği ya da silahların susması elbette önemli gelişmeler. Ama sorulması gereken asıl soru şu: Bütün bunlar ekonomiye ne kazandıracak

Türkiye'nin kısa vadede en az 50-60 milyar dolarlık bir sermaye girişine ihtiyacı var. Ama bu para sıcak para olmamalı; üretime, istihdama, teknolojiye yatırım yapan, Türk şirketlerine ortak olacak kalıcı sermaye olmalı.

Böyle bir parayı Türkiye daha önce gördü. 2001 krizinde, Kemal Derviş döneminde, Amerika bir gecede Türkiye'ye 17 milyar dolar gönderdi. Bu sembolik para ve arkasındaki referans etkisiyle Türkiye bir gecede krizden çıktı. ABD, "Ben Türkiye'nin arkasındayım" dedi ve küresel para Türkiye'ye aktı. O parayla birlikte reformlar hızlandı, yapısal dönüşüm gerçekleşti. AK Parti yıllarca bu dönüşümün meyvelerini topladı.

Bugün yine benzer bir süreç yaşanıyor. Peki Batı, Türkiye'ye yeniden bu güveni verecek mi Türkiye'nin sırtını sıvazlayacak mı Şu ana kadar böyle bir işaret yok. Aksine, Türkiye yeniden "hasta adam" pozisyonuna itiliyor. Sadece Batı değil, Rusya da ekonomik olarak baskı kuruyor.

Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri'ne yapılan ziyaret hâlâ hafızalarda. O ülkenin Maliye Bakanı,