OECD'nin son araştırmasına göre Türkiye'de konut fiyatlarındaki artış, son on yılda neredeyse hayal gücünü zorlayacak düzeylere ulaştı.

2015 yılında 100 birim olarak kabul edilen konut fiyat endeksi, 2025'in ilk çeyreği itibarıyla tam 2.075,7 değerine fırlamış durumda. Bu, nominal bazda yüzde 1.975,7'lik yani neredeyse 20 katlık bir artış anlamına geliyor.

Bu rakamları soyut görmek istemeyenler için örnekleyelim:

2015 yılında 500 bin liraya alınabilen bir konut, bugün ortalama 10,4 milyon lira seviyesine çıkmış durumda. Aynı şekilde, 1 milyon liralık bir üst segment konut bugün 20 milyon lirayı aşmış görünüyor. Bu, sadece gayrimenkul yatırımcısına kazandıran bir tablo değil; aynı zamanda geniş halk kesimleri için artık ev sahibi olmanın erişilemez hale geldiğini de gösteriyor.

Ekonomideki bu değişim yalnızca arz-talep dengesiyle açıklanamaz.

Döviz kuru, enflasyon, arsa maliyetleri, kredi faizleri ve kamu politikaları gibi birçok faktör bu tırmanışta rol oynadı.

Ancak ortada daha çarpıcı bir gerçek var: Artık Türkiye'de konut, bir barınma hakkı olmaktan çıktı; neredeyse yalnızca sermayenin yatırım aracına dönüştü.

Gençler için ev almak artık uzak bir hedef değil, çoğu zaman imkânsız bir rüya. Üstelik bu artış reel gelirlerle paralel gitmedi.