Halka arz bitti şimdi de bedelli vurgunu!

Borsa yatırımcısını canından bezdiriyor.

Borsa İstanbul, son iki yıldır yatırımcısına tek kuruş kazandırmayan, aksine onun hem parasını hem de sağlığını tüketen bir platforma dönüştü. Düşünebiliyor musunuz Türkiye'nin en güçlü sanayi şirketlerinden birinin hissesi tam 600 gündür aynı fiyatta. Aradan geçen zamanda yatırımcılar yalnızca kazanç umudunu değil, enflasyona, faize ve belirsizliğe karşı da savaşı kaybetti.

İstanbul Borsası, artık yatırımcılar için sadece finansal bir kayıp değil, psikolojik bir yıpranma alanına dönüştü. Çünkü piyasaya yeni para girmiyor. Mevcut para da ne yazık ki uyanık bazı patronlar tarafından sistematik şekilde sömürülüyor. Özellikle son bir yılda yaşanan halka arz furyasında, şirketler adeta peynir ekmek gibi halka arz edildi. Ne iş yaptığı belli olmayan firmalar bile on-on beş tavan serisiyle küçük yatırımcının aklını çeldi. Kredi kartından para çekip faturasını ödemeye çalışan vatandaşlar, borsa ile hayaller kurdu ama sonunda hüsranla yüzleşti.

Yüz binlerce yatırımcının parası, halka arz edilen bazı hisselerin manipülasyonuyla üçe beşe katlandı, sonra da yere çakıldı. Küçük yatırımcı "pirince giderken evdeki bulgurdan" oldu. Oysa bu işin asıl arka planında bir başka model daha vardı: "ortak satışı" ve "bedelli sermaye artırımı."

Son dönemde halka arz edilen birçok şirket, halka arzı spekülatörlerle anlaşarak organize etti. Hisseler yüzde 1000-2000 prim yaptıktan sonra patronlar ellerindeki hisseleri sattı, milyarlarca lira gelir elde etti. Daha sonra, fiyatlar çökerken bir de yatırımcıya dönüp "bedelli yapıyoruz, cebinden para koy" dediler. Zaten mağdur olan yatırımcıya ikinci bir darbe daha vuruldu.

Bu süreçte sosyal medya adeta yatırımcıların feryatlarıyla doldu taştı. Bazı kişiler intihar edeceğini yazdı. SPK ise bu tepkilerin odağına yerleşti. Elbette yatırımcı, kendi kararlarının sorumluluğunu üstlenmeli. Ancak sermaye artırımı gibi doğrudan yatırımcının cebine uzanan uygulamalara karşı düzenleyici kurumun harekete geçmesi şart.