Maraş'ın yeni esvabı
REFİK TUZCUOĞLU
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, İstanbul'da "Yüzyılın Konut Projesi"ni açıkladığı o tarihi anlarda, ben de asrın felaketinin merkez üssündeydim. Kahramanmaraş'ta şehrin nabzını tutuyordum. Bu, beni heyecanlandıran bir tecrübe oldu; zira deprem döneminde görev yaptığım bu topraklarda gördüğüm manzara bir türlü hafızamdan çıkmıyordu.
Moloz yığınına dönmüş cadde ve sokaklar...
Adeta sonsuza doğru uzanan bir enkaz görüntüsü...
"Ya Rabbim! Bu yıkımın altından nasıl kalkılabilir" sözleri gayriihtiyari dilimden dökülüvermişti. Bu kez tamamen farklı bir gözle bakıyordum Kahramanmaraş'a.
Dedim ya hafızamdan o "bir dakika" içinde yerle yeksan olmuş şehir silueti bir türlü kaybolmuyordu. Belediye hizmet binasının bulunduğu bölge de dâhil olmak üzere, şehir merkezinin neredeyse tamamen yıkıldığı, ayakta kalan bina sayısının parmakla gösterilecek kadar az olduğu o çaresizlik manzaraları...
Viraneye dönmüş yerlerde yükselen yeni ve kimlikli binaları görmek muhteşem. Şehir merkezi, eski ve köhne kıyafetlerini çıkarıp tertemiz yeni esvabını giymiş gibi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bir maestro gibi yönettiği, TOKİ'nin pratikliğini, Emlak Konut'un kalitesini yansıttığı, perde arkasındaki gizli kahramanların maharetli ellerinin dokunduğu bu mekânlar farklı bir çehreye bürünmüş. Bu, sadece bir barınma ihtiyacını karşılama değil, aynı zamanda verilen sözlerin müşahhas bir tezahürü.
Ancak bir şehri ayağa kaldıran şeyin sadece altyapı ve betondan ibaret olmadığını söylemek zorundayım. Bir şehre ruhunu veren, onun kültürel hafızası, tarihin serüveninde millete ve memlekete bıraktığı onurlu mirasıdır. Kahramanmaraş'ın asıl mucizesi, bu ruhu yeniden yeşertme iradesini gösteriyor olması. Biz Kahramanmaraş'ta iken 10. Uluslararası Kahramanmaraş Kitap Fuarı'nı görmek, bu dirilişin en net göstergesiydi. Beni heyecanlandıran bir diğer gözlemim ise gençlerin kitap fuarına ilgisi.
Düşünün ki, o büyük yıkımı yaşamış bir şehir, 400 yazarı ve 150 yayınevini ağırlayarak dev bir kültür organizasyonunu başarıyla tamamladı. Bu, şehrin moralinin yerine geldiğinin, sosyal ve kültürel hayatın yeniden derlenip toparlandığının en güçlü ispatı. Çünkü Kahramanmaraş, sıradan bir şehir değil. "Maraş susarsa şiirimiz susar, Maraş sönerse edebiyatımız söner" gibi bir his taşıyorum içimde.
Burası "Yedi Güzel Adam'ın Şehri"dir. Burası, Nuri Pakdil'in "Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı Medine. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır" diyerek coğrafyamızın pusulasını gösteren; Cahit Zarifoğlu'nun "İşaret Çocukları"yla estetiğin zirvesini işaretleyen; Abdurrahim Karakoç'un "Mihriban"ı ile Anadolu'nun sevdasını terennüm eden ustaların harman olduğu topraktır. Necip Fazıl'ın kökleri, Rasim Özdenören'in "Gül Yetiştiren Adam"lığı bu şehirdedir.
İşte bu yüzden, Kahramanmaraş'ta cıvıl cıvıl gençlerin canlı atmosferini solurken, Türkiye'ye fikirleriyle, edebiyatıyla, şiirleriyle yeniden ufuk açacak nesillerin geleceğine dair umudu derinden hissettim. Bir anekdot olarak aktarmadan geçemeyeceğim: AK Parti Grup Başkan Vekili

11