İzmir Barosunu Uyarıyoruz!

İzmir Barosu, Diyanet'e parmak sallayarak, "Türkiye şeriatla yönetilen ülke değildir" diyor.

Esasen, yüksek ihtimalle İzmir Barosu'nun sahte diplomalı zatlarının salladığı parmak Diyanet'e değil, Cumhur Başkanı Erdoğan'a, Erdoğan Hükümetinedir.

Erdoğan'ın temsil ettiği millete, milletin özüne, yerli, milli değerlere karşı geliştirdikleri reflekstir.

'Neden öyle' derseniz…

Karşı oldukları, iyi, güzel, doğru ne varsa Erdoğan temsil ediyor diye düşündüklerinden parmak Diyanet'e değil bizzat Erdoğan'a sallanmış oluyor.

Erdoğan sahip çıkıyor diye Gazze hususunda kıllarını dahi kıpırdatmayanlara bakın demek istediğimi anlayacaksınız.

Solcusundan sağcısına, futbolcusundan sanatçısına, Erdoğan sahip çıkıyorsa, Erdoğan savunuyorsa kategorik olarak karşı çıkmak…

Türkiye'deki Filistin – Gazze eylemlerinin batılı ülkelerdeki eylemlerden daha sönük geçmesinin sebebi, doğru yanlış bakmadan Erdoğan karşısında konuşlanma içgüdüsü…

Gazzeli çocukların açlıktan, susuzluktan çölleşen gözleri dahi kategorik Erdoğan nefretlerini kıramıyor zira Erdoğan nefretinin altında esasen İslam düşmanlığı yatıyor.

İzmir Barosu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Diyanet'e, nihayetinde millete salladığı parmağın sahiplerinin diplomaları sahte olmamış olsaydı, okudukları hukuk fakültelerinde kendilerine Mecelle'den; Osmanlı'da Ahmed Cevdet Paşa önderliğinde hazırlanmış, Hanefi fıkhına dayalı medeni hukuk sisteminden bahis açılmış olurdu.

1851 maddeden oluşan Mecelle'nin, tedrici hukuk modernleşmesinin mihenk taşı olduğu, dini temelden kopmadan hukuku sistemleştirdiği, adalet ile toplum düzenini aynı potada birleştirdiği öğretilirdi.

İzmir Barosu'nun muhtemelen sahte diplomalı zevatı, sağlam hukuk eğitimi almış olsalardı milletin kökünü inkâr eden sloganlarla hareket etmek yerine, Batıda gençlerin son zamanlarda dile getirdikleri, "Faizin, kumarın, fuhşun, alkolün olmadığı; zekâtın, sadakanın hakim olduğu düzen insanlara huzur getirir…" şeklindeki sözlerine, tezlerine, paylaşımlarına kafa yorarak, İslam hukukunun sadece yerel değil, evrensel adaletin kaynağı olabileceği gerçeğine yaklaşabilirlerdi.