KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
20 Temmuz'da Kıbrıs Barış Harekatının 51.yıl dönümünü ve Kuzey Kıbrıs Barış ve Özgürlük Bayramını kutladık.
Gururlandık, duygulandık.
Bizim bir yanımız Anadolu bir yanımız Kıbrıs'tır.
Ben o günleri hatırlarım.
Barış Harekâtında henüz ilk okul öğrencisiydim.
Siyah beyaz televizyon birkaç saat yayın yapıyordu, ama her an radyo dinliyorduk.
Düşman bombalama ihtimaline karşı, akşamları karartma yapılıyordu.
Ecevit'in oyalamalarına rağmen, Erbakan'ın cesareti sayesinde Kıbrıs Barış Harekâtı gerçekleşti.
Kıbrıs Adasına 1959 anlaşmalarına göre; Türkiye, İngiltere, İsviçre garantör devletler olmuştu.
Fakat ,1963' ten başlayarak Rumlar Türklere zulmettiler ve Yunanistan desteğiyle katliam yaptılar. Amaçları Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamaktı.
Buna karşılık olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri harekete geçti. 1974 yılında Mehmetçik Kıbrıs'a çıkarma yaptı. Türk Askeri, Kıbrıslı Mücahitler, kahramanca savaştı ve Türk Kardeşlerimiz kurtarıldı.
Daha sonra 15 Kasım 1983 tarihinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.
Eğer Necmettin Bey'in istediği gibi olup, harekât yarım kalmasaydı, Adanın tamamı alınacak ve bugün mevcut sorunlar yaşanmayacaktı.
Türkiye son dönemlerde, iyi bir dış politika yürütüyor. Tayyip Bey Kıbrıs'a sahip çıktı.
Maraş açıldı. TEKNOFEST yapıldı. Lefkoşe Çevre Yolu, Maraş Sağlık Merkezi ve Adanın Elektrik, Su, Altyapı faaliyetlerine destek sağlandı. Şimdi laikçi CHP zihniyetinin uzantılarına rağmen, kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı ile İslam İş birliği Teşkilatı'nın KKTC'yi tanıması sağlanmalıdır.
Çünkü; Kıbrıs'ın hem stratejik değeri var hem tarihi olarak anlamı var. Hem de Kıbrıs meselesi, Türkiye için beka meselesidir.
Emperyalizm her zaman menfaatleri için birilerini kullanır. Kıbrıs' ta Rumları ve Yunanlıları kullandı. Dikkatli olmamız gerekir.
SURİYE
Malum Suriye, aslında Osmanlı Devleti'nin bir vilayetidir.
Cumhuriyetin kuruluşuyla, maalesef o coğrafyalar elimizden çıktı gitti.
Son 60 yıldır Suriye topraklarında Nusayriler tarafından kan döküldü ve zulüm devam etti. Suriye rejimi aynı zamanda PKK'yı destekledi.
Türkiye Devleti basiretli davranarak, Suriye'de Esed rejiminin yıkılması ve Şara yönetiminin gelmesine yardımcı oldu.
Bu aynı zamanda bizim için değerli olan, Terörsüz Türkiye için de önemli bir politikadır.
Başta İsrail olmak üzere, İran, Batı Dünyası bundan rahatsız oldular ve bölgeyi istikrarsızlaştırmak istediler.
Dürzileri kullanarak kaos çıkarmaya çalıştılar.
Dürziler, enteresan bir toplum. Aleviliğin değişik versiyonu ama onlar da kendilerinin Müslüman olmadığını ifade ediyorlar. Suriye'de yaklaşık 700 bin Dürzi olduğu söyleniyor. Son olarak Sünni bedevilere saldırdılar ve 300'ü aşkın insanın ölümüne sebep oldular, kadınlara tecavüz ettiler.
İsrail bayrağı taşıyorlar. İsrail ordusunda birçok askerin ve emniyetindeki polisin Dürzi olduğu ortaya çıkıyor.
İsrail üst aklı, Dürzileri kullanmak istedi.
Süveyda bölgesinde karmaşa çıkardılar. Davut koridoru adlı harita yayınlandı. Bu arada YPG'nin ve Nusayriler'in Dürzilere destek olacağını düşündüler.
İsrail, Türkiye'nin Ortadoğu ve Afrika politikalarından hoşnut değildir.
Görüldüğü üzere; Türk Devletinin Kadim Aklı bunu dikkate aldı.
Türkiye bölgede barış istiyor. İsrail'le karşılaşmak arzu etmiyor. Batı ve ABD ile problem çıkarmayı düşünmüyor.
Sonuçta, Suriye'deki aşiretler devreye girdi. Dürzilere karşı silahlı cevap verildi.
Burada dikkat edilmesi gereken şey; Türk, Kürt ve Arap toplumların ittifak yapmasıdır.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanının geçenlerde yaptığı konuşma ve verdiği mesajların ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı.