Barış
Recep Öncel
Elimde Osmanlı Belgelerinde Filistin isimli bir çalışma var. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı Yayın No; 12 olarak, İstanbul'da 2009 tarihinde Doç. Dr. Yusuf Asrınay yönetiminde hazırlanmış.
Buradan bazı bölümleri aktarmak istiyorum.
'Filistin; toprakları sınırları içinde İslamiyet, Hıristiyanlık ve Museviliğin ilgi odağı olan Kudüs'ü barındırmasıyla ayrı bir önem taşır. Bölge bu sebeple hemen her devirde, Dünyanın alakasını üzerinde toplamıştır.
1517'de Kudüs'ün fethedilmesiyle Osmanlı hakimiyetine giren Filistin, bu tarihten itibaren 1917 yılına kadar geçen 400 yıllık zaman en uzun istikrar dönemini Osmanlı yönetimde yaşamıştır. Osmanlı Mekke Medine'den sonra Kudüs'ü içine alan Filistin'de barış ve huzuru sağlamıştır'.
Kitapta; Gazze kanunnameleri, Kudüs'te bulunan dini mekanlara işler yapılması, Kudüs mutasarrıflığı görevleri, Kudüs'te hastalıklara karşı alınacak tedbirler, Hastane yapımı, Güvenlik sağlanması, Kudüs'ün imarı, Tatlısu yolları, Hükümet konağı, Ayfa'yı elektrikle aydınlatmak, Tramvay işletmesi, Ulaşım, Musevi göçmenlerin Filistin'e göçleri, Rothschild'in arazi alması, Sultan Abdülhamid'e ait arazilere yapılan tecavüzler, Sahte kimlikle arazi alan Yahudiler, Papanın ve Avrupa Devletlerinin Filistin'den istekleri, Kıtlık sebebiyle yardımlar, Hz. İbrahim imaretinde yemeklerin dağıtımı, Ermeni ve Rumlar arasında anlaşmazlıklar, Gazze'de camilerin tamiri, Sahabe türbelerinin onarımı, İngilizler'in faaliyetleri; gibi konular anlatılmış.
Görüldüğü gibi; Osmanlı imar etmeye hizmet etmeye çalışmış, gayri müslimler ise ayak oyunları ve ihanet peşinde olmuşlar.
Bizim Filistin topraklarında emeğimiz ve haklarımız vardır.
Bugün Filistin davasına sahip çıkışımız, hem dini gerekçelere hem de bu bölgede uzun zaman hükmetmenin verdiği tarihe ve bir geçmişe, dayanmaktadır.
Ayrıca yüreğinde insanlık nasibi olan herkes, İsrail zulmüne karşı çıkmak durumundadır.
İsrail 1948 tarihinde kurulmuş, daha önce göçmen olarak yerleştikleri Filistin topraklarını her geçen gün işgal etmiştir.
Günümüzde maalesef, Filistin halkı bu topraklarda çok az bir alana sıkıştırılmış durumdadır.
Bugün İslam'ın ilk kıblesi Mescidi Aksa Yahudilerin işgali altındadır.
Siyonistler, en son olarak Gazze'de soykırım yaptılar. Katliamlarda; 67 bin insanı şehit ederek çağımızın en büyük vahşetini işlediler.
Şimdi, her ne kadar işin içinde başka oyunlar olsa da 'Barış Zirvesinde Niyet Beyanı' imzalandı.
Burada Trump'ın çok barışsever, insancıl olmasından daha ziyade; Gazze'nin direnişi, Hamas'ın mücadelesi, Dünya çapında İsrail'e büyük bir tepkinin meydana gelmesi ve en çok Türkiye'nin dik duruşunun etkili olduğunu düşünüyoruz.
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, ABD Başkanı Trump, Ürdün Kralı Abdullah, Katar Emiri Temim, Filistin Başkanı Abbas, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi liderlerin olduğu bir masada, PEACE IN THE MIDDLE EAST -PEACE 2025, adıyla imzalar atılmış oldu.
Dikkate değer bir husus, Nobel Barış Ödülünün Venezuelalı siyasetçi ABD İsrail yanlısı Machado'ya verilmesidir. Bu işlerin hileli ve siyasi olduğu açıkça belli olmuştur.
Ekrem İmamoğlu'nun da bu olaydan kendine pay çıkarmak istemesi, bir başka komik ve üzerinde düşünülmesi gereken durumdur.
Malum Cumhurbaşkanımızın uçağını Mısır'a geç indirerek rest çekmesi ve engellemesi sonucunda, İsrail Başbakanı anlaşmaya gelemedi.