DEM Partisi ve Öcalan Cumhur İttifakının oylarını düşürme taktiği uyguluyor
RAMAZAN TOPDEMİR
Hem sahada hem de teorideki çalışmalarımla "Terörsüz Türkiye sürecini kitaplaştırdığımdan" dolayı günümüz siyasilerine ve Meclis komisyonuna ileteceğim notlar şöyledir:
HDP ve bugünkü DEM Partisi, Öcalan'ın "stratejik ayaklanma ve taktiksel" uygulamaları ile kamuoyunda çokça gündeme gelmeleri demek, oy oranlarının artması demektir. Yoğun bir seçim çalışması yapmadan yüzde onluk barajı aşmak taktiksel uygulamalar ile gerçekleşmiştir.
Geçmişi kısaca hatırlayalım:
2013'lü yıllardaki çözüm sürecinde HDP kamuoyunu bloke ederek oy oranını yüzde on üç arttırmıştı.(Tarafsız bölge programcısı Ahmet Hakan da Selahattin Demirtaş'a bağlama çaldırtmış bu durum kamuoyunun hayli ilgisini çekmişti. Şimdi Selahattin Demirtaş'tan söz eden yok.)
Çözüm sürecindeki Dolmabahçe Mutabakatından sonra dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan gidişatın yanlış olduğunu fark edince; çözüm süreci kaldırılmıştı.
Sayın Devlet Bahçeli'nin Tarihsel Çıkışı:
Sayın Devlet Bahçeli'nin "Terörsüz Türkiye" sürecini kararlı bir şekilde başlatması hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük bir ümidin ve girişimin müjdesi olmuştu.(Sayın Bahçeli'yi iki defa makamında ziyaret ettiğimde bu konu ile ilgili hem ümitli hem de kararlı görmüştüm.) Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Terörsüz Türkiye ile ilgili kararlı tutumu ve desteği de önemli bir adımdır.
Günümüzde DEM Partisi ile Öcalan'ın yaklaşımları Cumhur İttifakına oy kaybettirir:
1- 1990'larda faaliyete başlayan Halkın Emek Partisinin kullandığı sözcükler ve tezler bugün de kullanılıyor. Bu kullanımlar Kürt ve Türkler arasındaki duygusal yakınlığa engel oluyor. Konu ile ilgili örnekler: "Mezopotamya halkları, özerklik, devletin asimilasyonu, Kürdistan, Kürtlere eşit vatandaşlık söylemleri ayrımcılık içeriyor.
2- Metropol şehirlerde büyük sermaye sahibi Kürt vatandaşlarımızın devlete bağlı olduklarını; devlete katkıda bulunduklarını DEM Partililer ve Öcalan bilmiyor mu Ayrıca bu söylemleri kullananların da Batı kentlerinde sermaye oluşturduklarını Devlet de biliyor halk da biliyor. Kürtler ve Türkler arasında ayrımcılık yoktur. Yani Kürtler ve Türkler arasında hem kardeşlik hem akrabalık hem de inanç birlikteliği vardır.
3- 20 Eylül 1919'da Mustafa Kemal, Kürt kardeşlerimizi, bölmeye çalışan yabancılara şu açıklamayı yapmıştır: "Kürtler ve Türkler birbirlerinin Müslüman kardeşleridir" diyerek günümüze de ışık tutmuştur..
4-Terörsüz Türkiye sürecinde TBMM'si çatısı altında kadınları öne sürerek: Kadınlara "slogan attırılması" milli birlik ve beraberliğe zarar vermektedir.
5-DEM Partisinin 1990'lı yıllardaki söylemleri günümüzde de vurgulaması Terörsüz Türkiye'nin ruhuna uygun değildir.