Moro'dan Morocco'ya

"İnsan bu kuş misali" deyimini zaman zaman deneyimleme imkânım oldu… Geçen hafta Filipinler'in güneyinde özerk Bangsamoro'lu kardeşlerimizi ziyaret ettikten sonra bu hafta da bir grup güzel dostla Morocco'ya seferde bulunmak nasip oldu…

Moro'dan Morocco'ya uzun soluklu bir yolculuk bizi bekliyordu…

Meşrikten Mağrib'e, İslam dünyasını yakından tanıyabilme arayışında idik…

Evliya Çelebi'nin diyarından İbn-i Batuta'nın yurduna selam götürdük…

Fas'ın otantik, nostaljik ve de romantik gizemliliklerini gezmek ve gözlemlemekten ziyade, İbn-i Haldun'un ülkesinde İbn-i Haldun'un bakış açısı ile tarihimizi ve toplumumuzu tanıyabilme çabasına girdik…

Jeopolitik konumu nedeniyle sürekli sömürgeci güçlerin hedefinde olan Fas'ın sosyolojisini yerinde inceleme fırsatımız oldu...

İslam'ı ilk defa bu topraklara taşıyan Ukbe b. Nafi'den günümüze kadar yaşanan ibret sahnelerini çözümleme arayışlarımız oldu… Yeniden keşfe muhtaç olan coğrafyalarımızın tarihi sayfalarını açmaya durduğumuzda bugüne yönelik ciddi mesajlarla karşılaştık…

Özellikle İbn-i Haldun'un şu iki tespitinin kendi yurdunda nasıl tecelli ettiğine birebir tanıklık ettik:

Bir: "Halk, hükümdarın dini üzeredir."

İki: "Mağluplar galipleri taklit eder."

Fas krallıkla yönetilen bir ülke... Anayasal monarşi sistemi işliyor... Parlamenter sistem yürürlükte olsa da son sözü kral söyler… En önemli icracı bakanlıkların atamasını kral yapar… Emirel müminlik sıfatı ile manevi ve kutsi bir konum edinmiş durumda... Ancak Z kuşağının kraliyet ve gidişatını sorgulama sürecine girdiğini öğreniyoruz…

Kral'ın 2030 Dünya Futbol Şampiyonası için 30 milyar dolarlık bir bütçe ayırdığını duyan işsiz ve yoksul halk itirazlarını yüksek sesle dillendirmeye başlamış durumdalar… Bu itiraz sonuç verir mi Meçhul...

Fas bağımsız bir devlet ancak insan sormadan edemiyor: Nasıl bir bağımsızlık

Sanki bağışlanmış bir bağımsızlık... Ödünç ya da görece bir bağımsızlık...

Fransız kültürünün çok boyutlu etkisini hatta egemenliğini net bir şekilde görebiliyorsunuz…

Askeri sömürü son bulmuş olsa da kültürel, sosyal, siyasal, sanatsal, bilimsel, ekonomik sömürü toplumun ve sistemin genetiğine kadar sirayet etmiş vaziyette…

O toprakların evladı Malik bin Nebi'nin yerinde tespiti ile sömürülmeye müsait ruh hali hâlâ devam ediyor... Belki de derinleşen bir travma şeklinde...

Gençler ülkelerinde mutlu değiller, nesillerin rüyası Avrupa'ya kendimizi nasıl atabiliriz