Atatürkün hıçkıra hıçkıra ağladığı an!

İki gün önceki yazımın konusu "Atatürk ağlar mıydı"

Atatürk taştan yapılmış bir heykel değildi, etten kemikten yapılmış bir insandı. Elbette ki, bazı olaylar karşısında duygulanıp göz yaşı dökerdi. Zor ağlardı ama ağlardı!

Hele o büyük insan günümüzün Türkiye'sini görseydi, inanıyorum ki, daha çok ağlardı!

Küllerinden yarattığı Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şekline...
Cemaat ve tarikatların devletteki etkisine...

Kurduğu Laik Cumhuriyet'in yıpratılışına...

Halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk batağında çırpınışına...

Yönetimin lüks ve şatafatına...

Maldivler'den Monaco'ya uzanan görkemli yaşam ve ıstakoz skandallarına bakıp, daha çok ağlardı!

Hayri Köklü'nün Atatürk hakkında yazdığı "İki Damla Gözyaşı" kitabı hakkında yazdığım küçük yazı, büyük ilgi gördü. Çok sayıda WhatsApp mesajı ve E-posta aldım.
Bunlardan en ilginç olanı Prof. Dr. Bingür Sönmez'in gönderdiği mesajdı...

Ülkemizin değerli kalp cerrahlarından Prof. Dr. Bingür Sözmez, bir Atatürk sevdalısıdır ve Atatürkle ilgili her yazıyı son satırına kadar okur. Bingür Hoca mesajında şöyle yazıyor:

"Atatürk dizlerini döve döve ağlamıştır. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda, eğitim seferberliğinde yoldaşı olan, Harf Devrimi ile Tevhidi Tedrisat (öğretim birliği) devrimlerini gerçekleştiren, yabancı okulları denetim altına alan, Köy Enstitüsüleri'nin temelini atan, 'Memlekette mektep bulamayan bir çocuk bile bırakmayacağım' diyen Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin 35 yaşında basit bir apandisit ameliyatından sonra hayatını kaybetmesi üzerine dizlerini döve döve ağladığını Falih Rıfkı Atay görmüştür."

Prof. Dr. Bingür Sönmez'in hatırlattığı olay gerçektir. Hayri Köklü "İki Damla Gözyaşı" kitabının 49'uncu sayfasında bu olayı şöyle anlatıyor:

"Falih Rıfkı Atay, 'Çankaya' adlı ünlü kitabında, 35 yaşındaki Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin ölüm haberini alan Atatürk'ün çok üzüldüğünü yazıyor ve "Atatürk'ün ilk defa hıçkırıklarla ağladığını bu ölüm akşamı görmüştüm. Atatürk "Ne evlattı o..." diye hayıflanıyordu. Yüz binlerin ölümüne göz kırpmadan bakan, ateşle dövülmüş ve kanda soğumuş o irade, bir ana kalbi kadar yumuşamıştı." diyor. (Çankaya, sayfa 364)