Turpun büyüğü!
Geçen çarşamba günkü yazımı şu cümlelerle bitirmiştim:
"Asgari ücrete yapılan yüzde 49 zam daha cebe girmeden eridi! Çalışanlar yine zararda! İktidar bir eliyle verdiğini, öteki eliyle daha fazla aldı!
Ayrıca... Daha bunlar başlangıç! Turpun büyüğü heybede!"
Bazı okurlarımdan e-postalar geldi...
"Turpun büyüğü heybede ne demek" diye soruyorlar.
Bu konuyu daha önce birkaç kez anlatmıştım. Yayınlanan mizah kitaplarımda da yer alıyor. Bilmeyen okurlarım için tekrarlayayım...
Uzun yıllar önce, Süleyman Demirel'in muhalefet lideriyken çıktığı bir televizyon programından sonra kullandığı bu söz, bir deyim olarak siyasi literatüre girdi.
Olay şöyle:
Demirel, canlı yayına çıkıyor... Konuşuyor, konuşuyor, anlatıyor, anlatıyor. Fakat zaman yetmiyor.
Program'dan sonra şu fıkrayı anlatıyor:
"Adam, Aydın pazarına turp getirmiş, bir köşede satıyor. Fakat turplar yamuk ve küçük...
Müşteri gelip bakmış, bakmış, gözü pek tutmamış. Eliyle şöyle bir tartıp bırakmış. Tam giderken köylü arkasından seslenmiş:
"Turpun büyüğü heybede, turpun büyüğü heybede..."
Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra eklemişti:
"Heybemde daha çok turp var. Bu heybeye bir program yetmez! Turpun büyüğü heybede!"
Demirel, yine muhalefet lideriyken hükümet bütün tekel maddelerine ağır bir zam yapıyor... Gazeteciler Demirel'e soruyorlar:
"Bu zamlara ne diyorsunuz"
"Valla ben razı olun diyorum!"
"Neden"
"Turpun büyüğü heybede de ondan... Arkadan çok daha büyük turplar (yeni zamlar) geliyor! Milleti fena bağırtacaklar!"
Ben geçen haftaki köşe yazımda "Bunlar başlangıç, turpun büyüğü heybede" derken (özellikle 31 Mart yerel seçimlerinden sonra) heybeden çok daha büyük zamların çıkacağını hatırlatmak istedim.
Şimdiden her şeye zam geliyor ama turpun büyüğü heybede!
Gazetecilerin hüzünlü günü!Bugün "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü"
Mutlu muyuz Hayır!
20'nci Yüzyıl'da basın olarak daha özgür, daha mutluyduk! 21'inci Yüzyıl'da geldiğimiz nokta ise utanç verici... "Dünya basın özgürlüğünde" 180 ülke arasında 165'inciyiz. "Özgür olmayan ülkeler" sınıfında yer alıyoruz.
Medyanın yüzde 95'i iktidarın kontrolünde... Yüzde 5 dolayındaki bağımsız medyaya ise ceza üstüne ceza yağıyor!