Tarih affetmez!

"Mustafa Kemal'in askerleriyiz!"

Ne müthiş, ne ürkütücü, ne belâlı bir sözmüş bu!

Yüksek Disiplin Kurulu (Siyasetin baskısıyla) hayatlarının baharında, pırıl pırıl 5 teğmeni ve onların 3 komutanını bu söz yüzünden, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç etti.

Gerekçe disiplinsizlikmiş!

Bunu külâhıma anlatsınlar!

Muhterem komutanlar...

Siz, cübbesini giymiş, takkesini takmış bir amiral, resmi arabayla tarikat şeyhinin eteğini öpmeye gittiğinde onu disiplinsizlik saymadınız, istikbal vaat eden genç teğmenleri haksız yere harcadınız.

Demek ki, size göre, bir amiralin tarikat şeyhinin eteğini öpmesi, ondan emir alması disiplinsizlik değildi (!)

Askerliğe yakışmayan o "Tarikatçı amiral" emekli oluncaya kadar görevine devam etti, bütün haklarını alarak emekli oldu. Birçok değerli komutanın haksız yere ordu evlerine girmeleri yasaklanırken, tarikatçı amiralin ordu evlerine girmesine yasak getirilmedi!

Cumhuriyet Türkiye'sinde, Atatürk'e bağlılıklarını ifade eden teğmenler ise "ihraç" ile cezalandırıldı.

Sizin disiplin anlayışınız buysa, yazıklar olsun!

Okul birincisi olarak harp okulundan mezun olmanın coşkusuyla kılıç çekip "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye bağıran kadın teğmen ile diğer yetenekli dört teğmenin ordudan atılmasının adına "Disiplin uygulaması" demek, milletin aklıyla dalga geçmek demektir!

Bu kararın neden verildiğini sanırım bilmeyen yoktur.

Tarihçi bir arkadaşım "Aslında bunlar, tarih önünde kendilerini mahkûm etti" dedi.

"Otoriter" veya "Demokratik", hangi rejim olursa olsun, bütün iktidarlar günün birinde yerlerini bırakır.

Bunun adı değişimdir ve doğa kanunu gibidir!

Zamanı gelince herkes o makamdan gider...

Bunun tersi görülmemiştir.

Belki 10 yıl, belki 20 ya da 30 yıl sonra tarih değerlendirmesini yapacak, hükmünü verecektir.

Hayatının baharındaki pırıl pırıl o genç teğmenleri Türk Silahlı Kuvvetleri'nden kopartanlar hakkında tarihin nasıl bir hüküm vereceğini, yaşayan herkes görecek!

Değişmez kural şudur:

Tarih, haksızlık yapanları affetmez!

Belâlı bir coğrafyada yaşıyoruz.

Dört bir yanımız düşmanla çevrili...

Yurdumuzu gerektiği gibi savunabilmek için birlik ve beraberlik içinde olmamız şart...

Böyle bir tablo içinde, ülkemizde "İç cepheyi" güçlendirmemiz çok önemli.

Oysa bu tür olaylar insanlarımızın psikolojisini etkiliyor, inancını sarsıyor.

Sorum şu:

"İktidar iç cepheyi böyle mi güçlendirecek"

"Özgür Özel'i alnından öpüyoruz"

Zaman zaman eleştirdiğim