Türkiye'nin stratejik hedefi: Tam bağımsızlık

Türkiye büyük bir stratejik yönelişin içinde. Soğuk Savaş döneminin koşullandırdığı, yerleşik kılmaya çalıştığı dıştan içe yönelik rol tayininden bütünüyle çıkıyor. Bugüne değin esasen son derece ağır işleyen bu süreç, şimdi çok daha hızlı ve kapsamlı olarak sürdürülüyor. Türkiye artık net olarak saptıyor ki, kapsamlı ve isabetli olarak stratejik yönelişi belirlenmemiş bir ülkenin; kısmi, bireysel, dar alanda, birbirlerinden kopuk mücadele çabası, nihai, kalıcı, kapsamlı başarının güvencesi olamaz. Bunun için; tüm bileşenlerin eksiksiz belirlenerek, rollerinin iyi hesap edilmesi, yöntem, zamanlama, güç ve araçları stratejik hedefle uyumlandırılması başarının kaçınılmazıdır. Nihai zaferin yolu, ülkenin stratejik yönelişinde kararlılığa, inanca, dirence karşılaşılacak her zorluğa karşı hazırlıklı olmaya ve dayanıklılığa bağlıdır. Bunun için sabır ve zaman mücadelenin en iyi silahlarıdır. Sabır; edilgenlik değil, güç biriktirme sürecidir. Zaman ise; sabrın yol haritası, yön vericisi, eyleme geçmesinin belirleyicisidir. Türkiye'nin stratejik yönelişi, hedefi; tam bağımsızlıktır. Kendi imkan ve kabiliyetlerini çok iyi tanıyarak, onları yerinde ve zamanında çok iyi işleyerek, yükselterek, kıymetlendirerek, tüm parçaları birleştirerek, stratejik hedefine kilitlemeye çalışıyor. Yol haritasında; ekonominin milli karakterini güçlendirerek, üretimin milli niteliğini yükselterek, yüksek teknolojide söz sahibi olmak istiyor. Türkiye'nin stratejik hedefinde; ekonomide bağımsızlık, siyasette bağımsızlığın temel belirleyicisidir gerçeği öne çıkıyor. Bunun için büyük bir çabanın, iddianın içinde yol alınıyor. Enerji alanında sahip olunan sismik arama ve sondaj gemi filosuyla yeni keşiflerle enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak istiyor. Yüksek teknoloji üretiminde savunma sanayiinde yakalanan seviyenin özgüveniyle diğer alanlarda da mesafe kaydedilmeye gayret sarf ediliyor. Üst lige çıkabilmek için stratejik hedefinden, yönelişinden şaşmadan, sabırla, alttan alta dantel gibi işleyerek, halkın refah seviyesini yükselterek istiklal yürüyüşünü her türlü engellemeye rağmen inatla, inançla, kararlılıkla sürdürmek istiyor. Ülkenin tüm potansiyellerini de bu hedefe yönlendirmenin uğraşısını veriyor. Ülkenin tüm kurumlarının, şirketlerinin bu ortak hedefin mücadele aktörleri olmasını istiyor. Bu aktörlerin, çok daha fazla fedakarlık yapmasını, çok çalışmasını, en kıymetli ürünleri ve hizmetleri üretmesini, inanmasını, özgüvenli davranmasını, ülke- millet çıkarlarıyla bireysel çıkarlarını, zıtlaştırmayıp aksine bütünleştirmesini istiyor. Ferdi, tek tek başarılar bütüne hizmet etmiyorsa, nihai stratejinin bir parçası değilse kalıcı ve süreklilik taşımasının güçleşeceğini çok