Emperyalizme karşı tam bağımsızlığın adresi

ABD'li senatör Bob Menendez, ABD'nin Dışişleri Bakanı Bilinken'a soruyor;

"Bir ülke düşünün, önceden provokasyon olmadan başka bir ülkenin hava sahasını ve karasularını tehdit eden,başka bir ülkenin münhasır bölgesinde talimler yapan, ABD yasalarını ihlal ederek Rus askeri malzemelerini satın alan, hemen hemen tam diğer ülkelerden daha fazla avukat ve gazetecinin (FETÖ ve PKK) cezaevinde olduğu ve siyasi rakibini seçimden önce hapse atan,AB üyesi bir ülkenin (Yunanistan) kıta sahanlığında araştırma yapma hakkını zorla engellemeye çalışan, Rusya'ya yönelik AB yaptırımlarına katılmadığı gibi aynı zamanda Rusya'ya yaklaşık 800 milyon dolar değerinde mal ihraç eden Suriye Demokratik Güçleri(SDG-PKKPYD-YPG) gibi ABD ortaklarına yönelik olanlar da dahil olmak üzere, Irak ve Suriye'de devam eden hava saldırılarını yapan, NATO'nun kritik genişlemesini durduran, 40 bin askerle bir AB ülkesini(Kıbrıs) işgal etmeye devam eden ve Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal eden ve BM tarafından dondurulan bir bölgeyi(Kıbrıs'ta kapalı Maraş) açmaya çalışan, Rum Ortodoks inancına sahip milyonlarca vatandaşın ruhani liderinin dini özgürlüğünü reddeden, UNESCO taahhütlerini ihlal ederek bir kiliseyi camiye (Ayasofya) çeviren, ABD personelini tutuklayan ve hapseden, böyle bir ülkeyi nasıl betimlerdiniz"

Bilinken'da; "sanırım bu ülkeye zorlu bir müttefik derdim" diyerek, cevap veriyor.

Bunun üzerine Menendez'de; "Ben bu ülkeye Türkiye diyorum"

Bu cümlelerin sadece bir kaç kişinin kişisel yakıştırması olmadığı açıktır. Terör örgütlerini her açıdan donatarak, Türkiye'yi hedefe koymalar, milli savunma sanayini köreltme çabaları, Mavi Vatan stratejini yok etme gayretleri, üretim ekonomisini zayıflatma hamleleri kısacası enerjiden ekonomiye tam bağımsız Türkiye hedefini zedeleme hevesi, emperyalizmin gündeminden, kirli ajandasından asla silinmemiştir.

Aksine dış cepheden daha çok artık iç cepheye yönelmiştir. Senatör Menendez'in tüm söyledikleri dış cephede canlarını yakan hususlardır. O yüzden de; küresel terör ve sömürü baronları, soykırımcı siyonizm, sömürgeci emperyalizm için hasım Türkiye'dir.

Sömürü düzenlerine yönelik tehdidin nereden geldiğini en iyi onlar bilerek ve Türkiye'ye karşı insanlığa karşı suç işleyerek terör örgütlerini kullanmaya devam eden onlardır.

Dış cephede canları yandıkça da Türkiye'nin iç cephesine yönelenler de onlardır.

Siyasette zemin tutmak, medyada, akademide, derneklerde, vakıflarda, tarikatlarda, cemaatlerde mümkünse toplumu etkileyecek her alanda etkin olmak şimdilerde çok daha fazla hedefledikleridir.