Terörsüz Türkiye hedefinde sürecin sağlıkla işlemesi ve sonuca ulaşması için beklenti sürüyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çalışmalarını sürdüren komisyonun öneriler paketini ve buna dayalı nihai raporunu hazırlaması ve bunun yol göstericiliğinde meselenin hukuki ve yasal kararlarının ve buna dayalı adımların bir an evvel atılması bu beklentinin odağını oluşturmaktadır.
PKK terör örgütünün en son, "Türkiye'den çekildik" demesi bunu duyururken, yine silahlı militanların görüntü vermesi, meselenin nihai aşamasına geçilmesi için yapılması gereken hamlelere olan ihtiyacı da yansıtıyordu. Daha önce Irak'ın Süleymaniye şehrinde örgütün silahlarını sembolik de olsa yakması, örgüt elebaşı Öcalan'ın çağrısına uyulduğunu ve bundan sonra silahlara dokunulmayacağı mesajını da veriyordu. Ancak örgütün verdiği son görüntüde yine silahların görünüyor olması, "henüz daha bütünüyle silahlardan uzaklaşmadık" mesajını da içeriyordu. Ancak yine de PKK terör örgütünün Türkiye'den çekildik kararını bu süreçte kendilerine yapılan çağrıyla zıtlaşmayacakları beyanı anlamına da geliyordu.
Tüm bunların yanı sıra Suriye'deki gelişmeler sürecin belirleyici nitelikte etkenidir Suriye PKK'sının ayak diremesi, Suriye'nin birliğine aykırı tutum sergilemesi terörsüz Türkiye hedefinden kendini soyutlaması tüm bunları yapmaya çalışırken, Amerika -İsrail yönlendirmesi ile adım atması; terörsüz Türkiye hedefinin aşılması gereken en önemli engelidir. Suriye geçici hükümetiydi SDG arasında imzalanan 10 Mart mutabakatına ısrarla bağlı kalınmaması ve bir türlü mutabakatta anlamını bulan, Suriye'yle entegrasyon kararının hayata geçmemesi meselenin düğüm noktasını oluşturmaktadır. Bu konuda özellikle soykırımcı Siyonist İsrail'in oyun bozucu hamleleri, Suriye PKK'sını yönlendirme ve cesaretlendirme çabası dikkat çekicidir.
Tüm bu gelişmeler bir kez daha net olarak ortaya koymaktadır ki, esas mesele terör örgütünün arkasındaki desteğin, yönlendirmenin sonlandırılması veya köreltilmesi meselesidir. Bunun için herkes safını gözden geçirmelidir. PKK ve DEM içinde Amerika- İsrail'in varlığını bu sürecin engelleyici faktör olduğunu kabul edip, pozisyon alanların çokluğu, bu meselenin aşılması için kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Suriye PKK'sının kadın örgütlenmesinde de üst düzey rol üstlenen İlham Ahmet'in İsrail gazetelerine verdiği beyanatlar soykırımcı Siyonist İsrail seviciliğini ve maşalığını net olarak ortaya koymaktadır. Bu durum bile başlı başına Kürtler açısından ayırt edici ve safların belirlenmesi bakımından net bir göstergedir. Buna göre terörsüz Türkiye hedefi; ya Selahattin Eyyubi ve Sultan Alpaslan'ın tarihi sorumluluğunu üstlenerek Çanakkale ruhuyla yoğurularak, milli mücadelede sarsılmaz direniş inancıyla bu toprakların yiğit Kürtlerinin safında büyüyerek hakim olacak ya da sömürgeci emperyalizmin ve soykırımcı Siyonist güçlerin maşası olmaya devam edilerek, terörsüz Türkiye hedefinin başarısız olmasına hizmet edilecek. Bu sürecin en önemli ayırt edici faktörü de, safları da budur.

5