MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli'nin tarihi çıkışıyla başlayan terörsüz Türkiye hedefi aşama aşama yol alırken, bu sürecin sekteye uğraması için uğraş verenler de boş durmuyor.
Sömürgeci, işgalci, Siyonist, bölücü emperyalizmin şer çabaları eksilmeden devam ediyor.
Türkiye hasmı emperyalist-Siyonist odakların rahatsızlığı bir yana öte yandan bu sürecin hedefe ulaşmasından rahatsızlık duyan bazı iç siyasi çevrelerin derdi ise; PKK terör örgütü feshedilirse, örgütün siyasi kolu bu vesayetten kurtulursa, bu durum Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, iktidarına, Cumhur İttifakı'na yararsa oy kaybına uğrarız kaygısıdır.
Oysa MHP lideri tarihi çıkışını yaparken, oy hesabı yapmamıştır. Aksine unutulmamalıdır ki; siyasi risk alma pahasına Türkiye sevdasını baskın kılmıştır. Bu sorumluluk duygusu, Türkiye'nin istiklalinin korunması, yükselişinin hızlanması için devreye girmiştir.
Bunu hazmedemeyenler, şimdi TV ekranlarında çırpınış içindeler.
Bu adımların Türkiye'yi dayatıldığını ve bu yolla Türkiye'nin bölünmesinin önünün açıldığını hiçbir kanıta dayanmadan rahatça söyleyenler, DEM'i CHP'den kopartmak için bu adımlar atıldı diyenler, PKK yerine Suriye'de PYD-YPG meşrulaştırılıyor ifadelerini ortaya koyanlar ve buna benzer sözleri kolayca sarf edenler, hiçbir delile, bilgi, belgeye dayanmadan kolayca hüküm verenler, aslında niyet beyanlarını ortaya koyanlardır. Bu meselenin; Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP lideri Bahçeli önderliğiyle çözülmesini, parti çıkarı adına, oy hesabı uğruna istemeyip, suyu bulandırma gayretini ortaya koyanlardır.
MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli'nin bir açıklamasında Abdullah Öcalan'a PKK terör örgütünün "kurucu önderi" demiş olmasını günlerdir çarpıtarak, gerçek dışı algılar peydahlamaya çalışanlar da aynı kesimlerin mahsulüdür.
Nitekim MHP lideri Dr. Bahçeli'nin son açıklamasında bu hususa değinerek, gereken cevabı vermiştir; "MHP'ye haksız ve hayasız şekilde saldırıya geçenler evvelemirde bu sıfatın bize ait olmadığını, örgütsel ve ideolojik bir adlandırmadan başka da bir manaya gelmediğini biliyor olsalar bile bilmezliğe yatan ucuzlaşmış ve koflaşmış şarlatan tiplerdir. Nitekim PKK'yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir. Kim ne derse desin aleni ve aşikar gerçek budur."
Dün PKK terör örgütünün siyasi kolunun talebi doğrultusunda Mehmetçiğin Gazi Meclis'ten istediği Suriye ve Irak tezkeresine "hayır" oyu verenler, PKK'nın Kandil'deki elebaşlarından; "CHP tezkereye 'hayır' oyu vermekle hayırlı bir iş yapmıştır" sözlerini duymamıza yol açanlar, PKK'nın siyasi koluyla oy uğruna kol kola girerken bir kez dahi; "biz sizinle açık açık ittifak yapmak isteriz ama Kandil'in vesayetinden çıkmanızı, silahın, şiddetin, terörün gölgesinden kurtulmanızı, yüzünüzü Türkiye'ye dönmenizi, emperyalist-Siyonist kirli ajandalarının içinde olmamanızı isteriz" dememiş olanlar ve tüm bunları yaparken şehit ve gazilerimizin hassasiyetlerini hesap etmeyenler, şimdi terörsüz Türkiye hedefinde ikircikli tavır sergilemeleri, oy kaygısı gütmeleri, şehit ve gazilerimize yönelik hassasiyet görüntüsü verme çabaları büyük bir çelişkiyi ortaya koyuyor.

91