Terörsüz Türkiye hedefinin son aşaması
Terörsüz Türkiye hedefinin son fazındayız. Terör örgütünün elebaşı Öcalan'ın yaptığı açıklama sonrası, örgütün yapılan çağrıya uyacağı ifade edilmişti. Buna göre silahların teslimi, örgütün tüm kollarıyla feshedilmesi ve örgüt üyelerinin durumunun netleşmesi gelinen aşamanın ana başlıklarıydı. Bir süredir bu aşamaya ilişkin bir netlik ortaya konulmamıştı. Ancak devletin ilgili mekanizmaları yol ve yöntem konusunda gerekli hazırlığı yaparak, şimdi gelinen aşamanın seyrini belirlemiş durumda.
Örgütten gelen bilgiler ve DEM heyetinin açıklamaları bu son aşamanın gerçekleşeceğine dair vurgular içeriyordu.
Bu noktada MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Irak'ta gerek KDP gerekse KYP'nin üst düzey yetkilileriyle yaptığı görüşmeler, gelinen bu son aşamanın seyriyle ilgili olduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Irak'ın Süleymaniye veya Erbil'de silahların teslimi konusunda bir gelişmenin yaşanacağı bunun da önümüzdeki günler içinde gerçekleşeceği bilgisi ortaya konulmaktadır. Bu durumun ayrıntılıları henüz belli olmamakla birlikte öyle anlaşılıyor ki, bu son aşamanın da ilk adımı yakında atılmış olacak. Kuşkusuz gelinen bu son aşamaya kadar, terörsüz Türkiye hedefinin baltalanması için çaba içinde olanlar boş durmamışlardır. Bilhassa Suriye üzerinden bu hedefi boşa çıkarabilmek için çeşitli çabalar sarf edilmiştir. Özellikle İsrail'in bu noktadaki rahatsızlığı çok belirgindir. Terörsüz Türkiye hedefi, terörsüz bölge hedefidir ve bu hedef İsrail'in şer heveslerini zedelemeye dayalıdır. Suriye'yi istediği gibi kullanacağı bir tampon coğrafya olarak gören İsrail, işgal ettiği Filistin topraklarının çevresindeki Suriye hariç tüm ülkeleri istediği gibi kontrol edebilme imkanına sahiptir. Şimdi de Suriye'yi aynı kıvama getirmenin gayretindedir. Suriye halk devrimini çalabilmenin hedefindedir. Bunun için her yolu deneyeceği aşikardır. Trump olmasa bile derin ABD ve onun uzantısı CENTCOM ile Suriye konusunda yapmak istedikleri artık net olarak anlaşılmaktadır. Bu noktada 2020 yılında Trump'ın ilk başkanlık döneminde ve onun öncülüğünde bölge ülkeleriyle hayata geçirdikleri Abraham anlaşmasının şimdi yeniden gündeme getirilmesi ve yeni ülkelerin bu anlaşmaya dahil edilmesi isteği Trump'ın da benimseyeceği kuşku götürmez bir durumdur. Bu noktada ilk akla gelen ülke Suriye'dir. Şimdi den Ahmet el-Şara'nın bunu reddetmeyeceğine dair yayınlar başlamış durumdadır.